18 Haziran 2025 - Çarşamba
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

KISIR TARTIŞMALARLA GEÇEN GÜNLERİMİZ/YILLARIMIZ…

Yazar: Erdal BAYRAKTAR
29 Temmuz 2018
Kategori: Makaleler
0 0
0
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

 Türkiye yeni bir seçim sath-ı mailine giriyor. Neredeyse bir yıla yakındır ateşi artarak devam eden bir medya bombardımanı altındayız. Bu durum Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle devam ederek genel seçimlere kadar süreceğe benziyor. Politik medya geyikleri, polemikleri modern sihirbazlar olan medya yazarları/yorumcuları marifetiyle önemli analizler olarak sunuluyor kamuoyu denen insan kitlelerine. İlgilerimiz gereği bazen bu geyiklere, polemiklere göz attığımda hep şu soru zihnime üşüşür: Bu malumatlara, iddialara göz atmakla geçirdiğimiz zamandan ruz-ı mahşerde hesaba çekilir miyiz? Neyse Rabbim hesabını veremeyeceğimiz iştigallerden bizleri muhafaza etsin.

Anthony Pratkanıs, “Propaganda Çağı” isimli kitabında, Modern Çağ’ın müthiş bir propaganda çağı olduğundan, Modern çağın insanın korkunç bir propaganda sağanağına maruz kaldığından bahseder. Bu maruz kalma durumunun zamanla bağımlılık yaptığından ve bu durumun süreç içerisinde Modern insanı uyuşturucu müptelası insanlar gibi medya/propaganda hapları almadan yaşamayacak duruma getirdiğinden yakınır.
Modern Medya araçlarının her durumda gücün ve iktidarın emrinde olduğunu hatırlamamız gerekiyor.
Her türlü bağımlılığın insan fıtratına yapılmış bir saldırı olduğunu unutmamak zorundayız.

Post-modern zamanlarda siyasetin anlamı ve amacı da değişiyor. Moderniteyle birlikte Seküler bir anlam ve form kazanan siyaset, Post-modern süreçte, dünyadaki yeni durumlara göre yeni anlamlar ve işlevler kazanıyor. Kur’an Kıssaları’na vakıf olanların malumudur; Seküler siyaset Nebevi davetin, siyasetin karşısında konumlanan Müstekbirlerin siyasetinin Şirk ortamlarındaki izdüşümüdür. İnsanlığın tarihini İlahi Vahy’in rehberliğinde okumadığımız zaman; günümüzü anlayamayız ve modern sihirbazların tuzağına düşeriz.

İmparatorlukların tarihe veda etmesiyle siyaset Ulus devlet örgütlenmesinin amacı doğrultusunda icra edilmeye başladı. Batı’da Monarşilere karşı verilen mücadelenin sonucunda Cumhuriyetler oluştu. Burjuvazi, Cumhuriyetlerle beraber yeni bir yönetici siyasi-ekonomik güç olarak öne çıktı. Burjuvazi dönemi yeni bir sosyal-ekonomik-siyaset anlayışını ikame ediyordu. Sonra; Cumhuriyetlerin Demokratikleşmesi tartışmalarıyla başka bir aşamaya geçildi. Biz de de Cumhuriyetin Demokratikleşmesi tartışmaları yapılmaya devam etmektedir.
Demokrasi’nin bir burjuva/sermaye ideolojisi olduğunu, Demokrasi’nin Batı toplumlarının kendi sosyal-kültürel-siyasal süreçlerinin, tartışmalarının, kavgalarının sonucu olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Bunu atlayarak yaptığımız tartışmalar sonunda bizi zihinsel sömürünün zavallı köleleri yapar.

Dünyadaki Hakim Sistem, yönetim anlamında Demokrasi konusunda mutabakat talep etmektedir. Bu mutabakata uymayan devletler, toplumlar zecri yöntemlerle bu sürece dahil edilmeye çalışılmaktadır. Bu süreçleri Türkiye, İran, yenilerde Mısır üzerinden takip edebiliriz. Mursi’nin yaşadıklarını, Türkiye’de yaşayanlar 1960’lı yılları hatırlayarak anlayabilirler. Stephen Kinzer, Ezber Bozmak ismiyle Türkçe’ ye tercüme edilen eserinde, İran’da Musaddık üzerinden yaptıkları hatayı, İslam Cumhuriyeti sürecini tartışırken hayıfla anmaktadır. Tabi Batılılar için Demokrasi emperyalist bir maniveladır; o gün İran için anlamsız olan Demokrasi, İslam Cumhuriyeti kurulunca yeniden hatırlandı ve İran toplumuna Diktatör rejime (!) karşı iyilik meleği olarak sunuluyor. Mübarek döneminde anlamsız ve zararlı olan Demokrasi, Mursi döneminde anlaşamayınca yeniden anlamsız ve zararlı hale gelebiliyor. Körfez Krallıklarına uğraması petrol olduğu müddetçe zinhar yasaktır.

Dünyaya vaziyet eden Hakim Zihniyet, Demokrasi kavramını, bu kavramın içerdiği anlamı ve siyaseti her hangi bir tartışma yapmadan tedavüle sokuyor. Bu gün Demokrasi çağdaş bir puta dönüşmüştür. Demokrasi hakkında konuşacaksanız onun sadece faziletlerinden(!) bahsedebilirsiniz. Eğer eleştirecek olursanız; bir münkir gibi önce entelektüel sunaklarda sonrada siyasi arenada linçe tabi tutulursunuz. Bu gün hiçbir ilahi/vahyi değer, Demokrasi kadar tartışmasız değildir. Kutsala karşı çıkarak inşa edilen Modern ideoloji, hiçbir dini değere nasip olmayacak kutsallıklar üretmektedir.

İslam Dünyası, uzun zamandan bu tarafa fiili işgallerle birlikte zihinsel işgal süreçleri yaşamaktadır. Fiili işgallere karşı mücadele veren Müslüman halklar, sömürgecilerin ülkelerini terk etmeleriyle birlikte kendi içlerinden devşirilen kültürel-siyasi-bürokratik devşirme elitler eliyle yeni bir sömürgecilik süreçlerine sokuldular. Bu süreçleri Mısır, Tunus, Cezayir örnekleri üzerinden takip edebiliriz. Türkiye örneği ise; işgal edilmeden sömürgeleştirilen örnekler içine girmektedir. Modern dönemlerde ilerici-gerici, modern-geleneksel, sağcı-solcu, laik-dinci çelişkileri/düşmanlıkları üzerinden yapılan tartışmalar, bu zihinsel işgalin devam ettiğinin göstergeleridir.

Post-Modern dönemlerde, total ideolojilerin bittiğinin ilan edilmesi ve Küreselleşmeyle birlikte, yeni kavramlar ve kurumlar tedavüle sokuldu. Bu süreç dünyaya ‘yeni bir dünya’ nın habercisi olarak takdim edildi. Toplumlar ve bireyler otoriter ve totaliter devletlerin ve onların ideolojilerinin tasallutundan kurtulacaktı. Ulus devletlerin homojenleştirici ve tek tipleştirici politikaları son bulacaktı. Artık devlet hegemonyasının azaldığı, bireyin ve sivil toplumun öne çıktığı Küresel bir dünya, halklar ve özgür bireyler eliyle kurulacaktı. Bu aşamadan sonra; Küresel İdeoloji’nin gereği olarak hakim ulus devletler tartışılmaya açıldı ve çözülme süreci başladı. Devletlerin yetkisinde olan siyasal, ekonomik yetkiler uluslararası kurumlara devredilmeye başlandı. AİHM, Uluslarası Tahkim vb. kuruluşların kurulması ve ulusal ekonomik yapıların özelleştirilmeye başlanması bu yeni sürecin sonuçlarıydı.

Küresel Kapitalist İdeoloji bütün devletleri, ülkeleri işletme, bireyleri ise müşteri olarak görüyor. Devletlerin, halkların, kişilerin işletme ve tüketim değerine bakıyor. Onun için ideolojiniz değil, üretim-tüketim süreçlerindeki performansınız önemlidir. Yeter ki ideolojiniz Küresel İdeoloji’yi sorgulamasın. Üretim-tüketim değeri olsun İslamcıya başörtüsü, solcuya Che Guevera tişörtü, milliyetçiye bozkurt amblemi üretir.
Türkiye 1980’li yıllarda başlayan Özallı yıllarla birlikte bu yeni sürece dahil olmaya başladı. Özallı iktidar yılları, Küresel İdeoloji lehine Türkiye’nin hazırlanma yıllarıydı. Aslında; Türkiye Cumhuriyeti kuruluş yıllarında kendine seçtiği ‘çağdaş uygarlık hedefine ulaşma’ miti üzerinden bu yola paradigmal anlamda zaten dahil olmuştu. Aslında olan, bu Batılı medeniyet hedefinin güncellenmiş ve revize edilmiş haliydi. Özal’a kadar bu hedef, buna zihnen ve ruhen iman etmiş kadrolar eliyle deruhte ediliyordu. Özal’la birlikte halkın değerlerine yakın olan, Kemalist Modernleşmeye muhalefet eden kitlelerin ve kadroların sürece dahil edilmesiydi.

Ulus devletin otoriter ve totaliter baskılarından bıkan bütün muhalif kitle ve gruplar, Küreselleşme’nin bu yeni sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik hedeflerine can simidi gibi sarıldılar. Özal’ın dört eğilimi birleştirdiğini söylediği siyasal projesi bu ruh halinin nasıl ete-kemiğe büründüğün konjonktürel halidir. Sağ-Sol çatışmasının bıktırdığı kitleler, Özal eliyle tedavüle sokulan yeni Küresel İdeoloji’nin seve seve müşterileri oldular.
Bu gün itibariyle Türkiye’deki bütün örgütlü ve örgütsüz sosyal-kültürel-siyasal yapılar, giderayak Türkiye’yi örnek alan İslam Dünyası’ndaki muhalif yapılar Demokrasi, Pazar Ekonomisi, İnsan Hakları söyleminden oluşan Küresel İdeoloji’ yi tartışmasız tek çıkış yolu olarak kabul ediyorlar. Türkiye’de hiçbir politik grup, dil ve proje olarak bu değer kurumlardan başka bir şey önerebiliyor mu? Kendilerine Solcu, Milliyetçi, Ulusalcı, İslamcı(!) diyen bütün yapılara bakın; bu değerlere güya muhalefet ediyormuş gibi yaparak, bu değerleri kitlelerine tek çıkış yolu olarak seçim beyannamelerinde deklare ediyorlar. Bu durumda ne seçiminden, ne kurtuluşundan bahsediyoruz. Bu halde seçim demek; siyaset esnafının Uluslararası Sistem’e sizin değerlerinizi bu halka en iyi ben pazarlarım yarışıdır. Bu pazarlama işinden hasıl olan rantı çevreleriyle paylaşma çalışmasıdır, seçim denen kandırmaca.

Mahir Kaynak Star Gazetesi’nde yayımlanan “Yapıdaki Değişim” isimli yazısında: ”Bir partinin en önemli politikası dış politika ve ekonomidir” diyor. Bu gün için bu alanlarda Dünya Sistemi’nden farklı olarak kim, hangi parti ne öneriyor.. Politikaya girmeye çalışan her politik namzet soluğu Batı’da, Amerika’da almıyor mu?

Etyen Mahcupyan ise; Zaman Gazetesi’nde yazdığı “Değişim ve Melezleşme” isimli yazısında, Türkiye’deki değişimi şöyle anlatıyor: “Cumhuriyet’in ilk on yılı devletin, siyasetin, imajın dönüşümüydü ve kalıcı olabilmesinin bedeli çok acı ödendi. Oysa şu an yaşanan toplumun, ilişkilerin ve zihniyetin dönüşümü. Etkileri de kendiliğinden yayılmaya müsait ve zor kullanılsa bile engellenmesi mümkün olmayacak. AKP bu değişimin ön aşamalarının ürünü olarak ortaya çıktı ve söz konusu dinamiği hızlandırarak neredeyse denetimsiz hale getirdi.Yaşanan değişimin görünen ve ölçülen yüzünde biri maddi diğeri ideolojik iki ‘sıçrama’ oldu. Daha az farkında olunan ancak saha çalışmalarında açıkça görülen ve sürekli teyit edilen ikinci sıçrama ise zihinlerde yaşandı. Türkiye halkı şaşırtıcı biçimde hızla evrensel diye addedilen normları kabullendi. Bugün insan hakları, özgürlükler, çoğulculuk, hoşgörü gibi birçok kavramla ilgili yapılan araştırmalar, belirgin bir milliyetçi/ulusalcı marjinal azınlığın dışında herkesin ‘doğru olanı’ bildiğini ve savunduğunu gösteriyor. Bu iki değişiklik Türkiye’nin evrensel standartlara tutunarak küresel dünyaya entegre olma iradesini yansıtıyor. Tarihsel açıdan son on yılın en radikal etkisi, birçok niteliksel çalışmanın farkına vardığı üzere, bir melezleşmenin ortaya çıkmasıdır. Bunun biri maddi diğeri ideolojik olarak adlandırılabilecek iki ayağı var. Maddi tarafı laik ve İslami kesimlerde gündelik zaman ve ürün kullanımı açısından belirgin bir benzeşmenin yaşanmasıdır. Kullanılan mobilyalar ve elektronik cihazlardan çocukların spor ve müzik derslerine aileler artık ortak kaygılarla hareket ediyorlar ve birbirlerinden öğreniyorlar. Boş zaman kullanımı sürtüşmelere olduğu kadar kaynaşmalara da neden olabiliyor. Henüz on beş yıl önce her iki kesim de kendi korunaklı sitelerinde oturma hevesindeyken, bugün gelir seviyesinin ve gündelik hayat imkanlarının belirlediği ortak alanlara kaymaktalar. Melezleşmenin ideolojik yanı ise zihinlerde yaşanıyor. İslami kesimden çeşitli insanların içki konusunda daha ‘liberal’ davrandıkları, kızlarının kılık kıyafetlerine ‘razı’ geldikleri, dindarlığı kendi iç dünyalarında yaşanan hayata adapte ettikleri gözlemleniyor. Laik kesimde ise dinle tanışma, kendince kendine inanç alanında bir yer açma eğilimi yaşanıyor. Dinle ilgisi olmayan insanlar ‘bu yıl Ramazan’da’ birkaç gün oruç tutmaya karar verebiliyorlar. Eskiden laik ailelerde ateistlerle ilgisizler, dindar ailelerde ise sofularla mütedeyyinler yaşardı. Artık herhangi bir ailede dinsizle dindar birlikte olabiliyor ve sorun çıkmıyor.”
Bu tespitleri ve vasatı doğru kabul ediyorsak bu politika oyununa gerçekten inanacak mıyız? Bu oyuna inanmak, bunu kutsal bir dava gibi sunmak insanın aklıyla, kendiyle dalga geçmesidir ve insanın kendine saygısını kaybettiğinin ilanıdır.

Acı olan şu ki; kendilerine Müslüman, İslamcı diyen kitle ve yapıların bu durumu anlamazdan gelmeleri, anlamadıkları, anlamak istemedikleri gibi bunu topluma büyük bir dava olarak sunmalarıdır. Bu yeni(!) elit, İslamcılıktan Muhafazakar Demokratlığa dümen kıran çevrelerin bu isimlendirmesinden mahcup olarak, bu isimlendirmeyi Müslüman Demokrat olarak revize etme aymazlıklarını büyük bir filozofi olarak lanse ediyor.
Seküler Küresel İdeoloji’ nin amentüsünü sorgulamadan, onu fikri olarak çökertmeden, ondan beri olduğunu Küresel düzeyde ilan etmeden yapılacak sosyal-kültürel-siyasal İslami çalışmalar bir aldatmacadır, masum halkların maddi ve manevi birikimlerini berhava etmek ve onları aldatmaktır. Küresel Şirk’e La demeden Tevhid izhar edilemez. Bu Peygamberlerin Nebevi Sünneti’ ne aykırıdır.

İlahi Vahy’in rehberliğinde, Seküler dil ve kavramlar sorgulanmadan İslami mücadele verdiğini sanmak, büyük bir yanılgıdır.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

'Makul Olmak' Kazandırır

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Teyakkuz Hali
    7 Aralık 2023
  • Meskenet Hali
    2 Kasım 2020
  • Cihad İbadeti ve Muttaki Önderlik
    2 Eylül 2020
  • Etimesgut’ta Ahi Mesut İle Üç Ay
    2 Temmuz 2020
  • Mutedil İnsan
    2 Haziran 2020
  • Erguvanlar da Mahzun Kaldı
    1 Mayıs 2020
  • Öldüğümüzle Kaldık
    5 Mayıs 2019
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

“Yükselen Aslan Operasyonu” Kimlerin Sonunu Getirebilir?

“Yükselen Aslan Operasyonu” Kimlerin Sonunu Getirebilir?

17 Haziran 2025
İran’ın Yanında Olunmazsa “Sıra Bize Gelecek”

İran’ın Yanında Olunmazsa “Sıra Bize Gelecek”

16 Haziran 2025
HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

15 Haziran 2025
Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

13 Haziran 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist