15 Mayıs 2025 - Perşembe
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

KAFA, AKIL VE KALP KARIŞIKLIĞI

Yazar: Mehmed DURMUŞ
30 Temmuz 2018
Kategori: Makaleler
0 0
0
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder
Saba Melîkesi, mektubundan telaşa kapıldığı Süleyman (a.s)’la ilgili endişesini, devlet erkânına iletirken: “Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının izzetlilerini en zilletli hale getirirler. Onlar da böyle yapacaklardır.” (27/Neml, 34) sözlerini sarf eder. Bu endişesiyle de, Süleyman’ı tanımadığını belli eder.

Melîke’nin tespiti, krallar için şüphesiz doğruydu ama Süleyman gibi bir Rasul elbette bu genel kuralın istisnası idi.

Günümüzde ise melikler, melik-i adûdlar, yani ısırıcı melikler, daha doğrusu ısırıcı meliklik sistemleri, İblis’in rehberliğinde bir ülkeye egemen olduklarında, Melike’nin tasavvurundaki yıkımı, bu çağa özgü bir biçimde yapmaktadırlar.

Günümüzün, dünya merkezli ve ülkelerdeki uzantılarıyla ‘leviathan’ rejim(ler)i, bilhassa İslamî geçmişi olan ülkelerde, neredeyse bütün kelime ve kavramlarımızı baştan sona hırpalamaktadırlar. Tabi ki orduların, ülkeleri işgal edip, ülkenin dağlarında-taşlarında kelime avına çıktıklarından bahsetmiyoruz. Kalbinde hastalık bulunan kimselerin yanlış yorumlarına fırsat vermemek adına söylemek gereği duyuyorum. Bir düşünce sisteminin, bir medeniyetin, hele de din’e ait değerlerin nasıl tahrif edileceği bellidir.

Kendilerini, küresel ve yerel sistemin işbirlikçisi değil de, izzetli Rasullerin yürüdükleri Sırât-ı Mustakîm’in şerefli yolcuları olarak bilen ve öyle iman eden Müslümanlar zorlu sınavlardan geçmektedirler. Bu bir akide sınavıdır, Din sınavıdır. Biz Müslümanlar, akidemizi değiştirerek, velayet bağlarımızı yumuşatarak, sistemle olan münasebetimizi ‘gözden geçirerek’ sisteme eklemlenecek miyiz, yoksa her türlü ama her türlü bedeli ödemeyi göze alarak, akidemizde, duruşumuzda, ahlakımızda, küfürden, şirkten ve nifaktan beraetimizi mi devam ettireceğiz? Rabbim Allah’tır mı diyeceğiz, yoksa Rabbim hem Allah’tır (Allah’a laf söyletmem!) hem de bugünkü sosyal-siyasî gerçekliklerdir mi diyeceğiz? Kur’an’ı mehcûr bırakacak mıyız, yoksa Kur’an yegane kaynağımız mı olacak?

‘Dindar’, muhafazakâr ya da ‘dinî hassasiyetleri olan’ kimselerin, 28 Şubat gibi süreçlerdeki tepkilerinin aslında küfrün ve zulmün özüne ait ve derinlikli olmadığını, tepkilerin yüzeysel ve sırf o günkü bazı kaba-saba politikalara olduğunu, bizler gibi pek çok Müslüman dile getirmiştir. Bu isabetli tespitin yazılı ve sözlü pek çok kanıtı olduğu gibi, şahit olmaya liyakatli olanlar da bunun şahididirler. Bu tespitlerin isabetliliği, şu anda ileri düzeyde yaşanan muhafazakâr sistem tapıcılığı ile tescillenmiştir. Kendilerini sistem tarafından mağdur edilmiş olarak lanse eden söz konusu ‘dinî hassasiyetli’ çevreler, bugün adeta aynı sisteme tapma noktasına gelmişlerdir. Allah adının yanında, ilah olarak duran iktidar mefhumunun puntosu o kadar büyütülmüş ki, Allah lafzı gölgede kalmıştır.

İktidarla, kelime ve kavramlarımızın tahrifatının ilişkisinden bahsediyorduk. Geçmişte İsa (a.s)’ın tebliğ ettiği İslam’ın paralel bir Din’e (Hristiyanlık) dönüşmesi nasıl ki, Bizans’ın kanatları altında, kilise babaları, ensesi kalın din baronlarının eliyle kotarıldıysa, Kur’an İslam’ının yeni bir paralel Din’e dönüştürülme iradesi de, bugünün modern Bizans’ına sırtını yaslamış olan yerel iktidarların öncülüğünde ve bugünün din baronları mahareti ile gerçekleştirilmektedir. Evet, İslam tam bir ‘Paralel Din’e evriltilmektedir. İslam’dan yeni bir paralel din peydahlanmaktadır. Bunu da, canlarının istediği bir aşamada ihdas ettikleri ‘paralel’ terimiyle gölgelemektedirler. Kendilerinin din anlayışlarının da, İslam’a paralel bir din konsorsiyumunun bir ayağı olduğunu kamufle etmektedirler.

Şunu çok açık görmemiz ve çok açık konuşmamız gerekmektedir: İblis, Müslümanları mütemadiyen sistem içine davet etmekte, bir şekilde bir yerlerle, sistemin bir şeyleriyle uzlaşmak, uyuşmak, ılımlılaşmak için sürekli bir şeyler fısıldamaktadır. İblis bizi yasak ağaçtan yemeye sürekli kışkırtmaktadır. Diyor ki İblis, uzlaşmalısınız! Ilımlılaşmalısınız! Kıyıda kenarda üç beş marjinal olarak kalmamalısınız! Siz de yönetimden pay istemelisiniz! Sürekli “Rabbim Allah’tır!” dememelisiniz; bugünkü reel-politik’in de rabbiniz olduğunu kabul etmelisiniz!

Şayet, Allah’la beraber başka Rableri de sayıp-sevmezseniz, o zaman size bir tek yol görünmektedir: Bu ülkeyi terk etmelisiniz!

Daha dün denecek kadar yakın geçmişte ulusalcıların, Kemalistlerin replikleri olan, “bu sistemin her türlü nimetinden faydalanıyorsunuz!” söylemi, artık neredeyse, “ya sev, ya terk et!”e dönüşmek üzere. Daha dün, birtakım hüzünlerde ve kıvançlarda ortak oldukları zannedilen kimselerin sayısal çoğunluğu oluşturan kesimi, bugün Müslümanlara, ‘hicret’ sözcüğü altında, kibarca ülkeyi terk etmeyi önermektedirler.

“Bu sistemin nimetleri” terkibinin, kendisini Müslüman olarak tanımlayan bir kimsenin dilinden dökülmesidir önemli olan; cümlenin devamının nasıl geldiği, tali bir meseledir. Bu terkip başlı başına bir şerikleştirmedir; iktidarı ilah edinmenin bir tezahürüdür. Bu tam bir Firavun zihniyetidir. Firavun, kavmine şöyle sesleniyordu:

“Firavun kavmine seslendi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Mısır mülkü ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Hala görmüyor musunuz?” (43/Zuhruf, 51).

Firavun Mısır mülkünü, içindeki ırmaklarla birlikte kendine ait kılmıştı, yani gasp etmişti. Musa’ya, kendisinden başka birini ilah edinmeyi yasaklamıştı! (26/Şuara, 29). Demek ki, ikinci bir emre kadar Musa, Firavundan başka ilah edinmeyecekti!

İşte bugün de, Firavun sisteminin yardakçıları, mülkü tamamen iktidara tahsis etmektedirler. ‘Her türlü nimeti’ Sistem’e ait kılmaktadırlar. Böyle olunca sistem, nimetleri yaratmış gibi sayılmakta ve kullarına, takdir ettiği oranda verme hakkına sahip sanılmaktadır. Bu sebeple, siyasal ve toplumsal erki Allah’ın yanında ikinci bir ilah kabul etmeyenler, yardakçıların gözlerinden düşmektedirler.

Bir itham olarak dillendirilen, “Ülkenin/rejimin bütün nimetlerinden yararlanma” söylemi, tıpkı Firavun’un onu kendi evinde, kendi ‘nimetleri’ ile beslemiş olmasını Musa’nın başına kakmasını andırmaktadır. (26/Şuara, 18). Ahmak Firavun, Musa’nın, onun bu ahlaksızca baş kakıncının altında ezileceğini, sus-pus olacağını sanıyordu belli ki. Musa’nın şu cevabı tokat gibi suratına yapıştıracağını hesap edememişti:

“O nimet diye başıma kaktığın ise, İsrailoğullarını kendine kul köle yapmandır!” (26/Şuara, 22).

İşte gerçek bundan ibarettir. Çağın Firavunî rejimleri, para, makam-mevki ve sair iktidar nimetleri ile satın alamadıkları müminleri, -tıpkı seleflerinin Musa’ya yaptıkları gibi- güya küçük düşürmek istemektedirler. Daha dün, tıpkı Firavun gibi insanları köleleştiren rejimleri eleştiren, iktidar leviathan’ının yeni kiracıları, bugün kendileri aynen Firavun gibi düşünebilmektedirler. Ülkenin ekmeğini, suyunu ve nimetlerini Allah değil de, sanki iktidarın yeni işleticileri veriyormuş gibi konuşmaktadırlar. Değişimin/dönüşümün bu kadar seri olanı doğrusu insanı ürkütmektedir.

Hâlbuki, tağutî iktidarlar, insanlara nimet dağıtmak şöyle dursun, Allah’a ait olan nimetleri gasp etmiş olup, halkını, iktidar nimetine yakın olanlar ve uzak olanlar diye sınıflara ayırmaktadırlar.

Müminlerin, tağutî iktidarlardan nimet (zillet) dilenme gibi bir davaları olamaz. Mü’minler, Allah’a ait olan uluhiyet, rububiyet ve hâkimiyet hakkını tamamen Allah’a tahsis etme davasından başka hiçbir davanın sahibi değildirler ve olmayacaklardır.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yaşamak Yüklü Kelimeler

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

taşa yaz dalgalanmıyorsa su /suya oku kafa yarmıyorsa taş

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Düşmanı Kahretmenin Yolu
    27 Nisan 2025
  • Kur’an Algımız
    26 Mart 2025
  • Gazze’nin Heybesinden Fışkıran Hayatlar
    24 Şubat 2025
  • Suriye’de Hayır Umalım Hayır Olsun
    31 Ocak 2025
  • Suudiler Kabe’ye Saygısızlık Yapmışlar!
    28 Aralık 2024
  • Gazze İmtihanımız
    20 Ekim 2024
  • Hangisi Paralel Devlet?
    23 Eylül 2024
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

15 Mayıs 2025
Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

15 Mayıs 2025
“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

13 Mayıs 2025
Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

12 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist