İşaret Yayınları tarafından basılan ve Prof. Dr. Hüseyin HATEMİ’nin Farsçadan tercüme ettiği kitap, Ali ŞERİATİ’nin Ekim 1970 yılında, Abadan’da, Petrol Fakültesi öğrencilerine yaptığı bir konuşmanın çözümü olarak kaleme alınmıştır.
Kitabın girişinde Şeriati, konuşmasının çıkış noktasını şu cümleyle ifade eder;
“İnsanın ne olması gerektiğini, ne olduğunu kavramıyor isek, diğer bir deyişle açık ve üzerinde anlaşılmış bir insan gerçeği düşüncesine ulaşmamış isek, kültürü, eğitim ve öğretimi, ahlâkı ve toplumsal ilişkileri düzeltme yolundaki bütün çabalarımız boşunadır ve boşa gitmeye mahkûmdur.”
Konuşmasının amacına yönelik olarak devam eder Şeriati;
“…her şeyden önce insan olma ve insanlaşma sorunu çözülmelidir. Her sorunun temeli budur, ister sonra dine bağlı kalmak istemiş olalım, ister din dışı, ister sosyalist, ister onun karşıtı, ister ilerici, ister gerici; sonradan izlemeyi ve ulaşmayı dilediğimiz biçin ne olursa olsun, önce, bu sorun hepimiz için çözülmelidir.”
Özetle Şeriatinin konuşmasında; “İnsan olma ve insanlaşma sorununu çözmek” konusunu etraflıca ele aldığı ifade edilebilir.
Şeriatiye göre “İnsan dört zorlayıcının etkisindedir; bu dört zorlayıcı gücün etkisinden özünü kurtarınca özde insan olabilir. Bir diğer deyişle gerçek anlamı ile insan olmak bu dört zindandan kurtularak özgürlüğün elde edilmesine bağlıdır.”
Konuşmasının devamında insan kavramını ele alacak olan Şeriati, öncelikle “insan” ile ilgili bir ayrıma vurgu yapar;
Kur’an’da insan için kullanılan iki kavram var, bu kavramlardan biri “beşer” diğeri de “insan”dır.
“Beşer; varlıkların gelişim süreci sonucunda yeryüzüne gelmiş bulunan, bugün de yaşamakta olan ve bu türden üç milyar bireyin şimdi de yeryüzünde eylemde bulunduğu iki ayaklı canlı varlıktır.
İnsan dendiğinde ise olağan-dışı, üstün ve bilmecemsi gerçek anlaşılır ki özel bir tanımlamam vardır. Bu tanımıma tabiatın diğer görünüş ve belirtileri (fenomen) girmez. Şu halde “iki insan” kavramı vardır. Birisi dirim-bilim (biyoloji) konusu olan insan, diğeri ise şairin üzerinde konuştuğu, feylesofun söz söylediği, dinin ilgilendiği insan.””
Aradaki farkı biraz daha belirgin hale getirerek devam eder Şeriati;
“Demek oluyor ki insan dediğimizde kastetmiş olduğumuz tanım, şu anda üç milyar bireyin yeryüzünde var olduğu türün bütün bireylerini kapsamına alan tanım değildir. Çünkü o anlamdaki tanıma göre, bu türün bütün bireyleri “beşer”dir, fakat “insan” değildir…”
Şeriatiye göre, beşerin amacı insan olmaktır, başka bir ifade ile “olmak” tır;
“Fakat biz beşerlerin sürekli ulaşma çabasında olmamız ve “olmak” için uğraşmamız gereken yüce gerçeklik anlamında “insan” ise, ideal özellikler olarak elde etmemiz gereken yüce özelliklerden ibarettir – bizde olmayan, fakat olması gereken özelliklerden ibarettir-. Demek oluyor ki beşerin amacı-ülküsü insan olmaktır.”
Şeriatinin tanımladığı bu insanın üç özelliği vardır;
– İlk olarak bilinçli, öz varlığının bilincinde olan bir varlıktır.
– İkinci olarak seçme yeteneği vardır.
– Üçüncü olarak üretme özelliği vardır.
Şeriati, ardından “dört zorlayıcı güç” dediği insanın dört zindanını açıklamaya başlar. Bu zindanlar sırasıyla şöyledir;
Doğa, tarih, toplum, kendisi…
Sonrasında birer birer anahtarları paylaşır Şeriati;
İlk zindandan, yani doğanın zorlayıcı gücünden kurtulmanın yolu bilimden ve üretimden geçer.
Tarih zindanından kurtulmanın anahtarı öğrenmedir.
Yine Toplum zindanı için kurtuluş anahtarı ise red ve seçimdir.
Son olarak zindanların en kötüsü olan insanın kendisi için çözüm reçetesi ise din ve aşk olacaktır…
Hazırlayan : Zeyn Elabidin