بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكَ تَتَمَارٰى
O halde Rabbinin hangi ayetlerinden kuşku duyuyorsun? (53/55)
İnsan Niçin Şüphe Duyar?
Ayette geçen mera (mry) kökünden gelen kavram şüphe etmek, çekişmek, tartışmak, bastırmak gibi anlamlara gelmekte ve Kur’an’ın neredeyse tamamında olumsuz anlamda kullanılmaktadır. Rahman suresinde de bu ayetin benzeri ama sonunda tükezziban yalanlayan olarak kullanılış biçimleri var. Normalde şüphe ifadesi Türkçe’de olumsuz anlamda kullanılmaz. Nötr bir ifade biçimidir. Felsefede septisizm diye yani şüphecilik diye bir akım da vardır. Bir şeyden şüphe eden kimse şüphe ettiği şey üzerine hakkaniyetle gitmeli ve şüphe ettiği şeyin hakikatine ulaşabilmeli. Lakin insan tartışmacı olması münasebetiyle şüphe ettiği şey hakkında bir delil de sunmadan kendi gerçeğini hakikat olarak karşısındakine dayatma zorunluluğu duyuyor. İşte bu şüphe etme biçimi Rahman suresindeki gibi yalanlamaya kadar götürüyor insanı. Kur’an’da şüphe ile ilgili kullanılan ikinci bir kavram vardır o da raybe (ryb) fiilidir. Bu kavramda ise şüphe endişe içeren bir şüphedir. Yukarıda kullanıldığı gibi çekişmeyi içeren bir içeriğe sahip değildir. Ama sınırı aştığınızda o kavram da olumsuza gider 40/34’te olduğu gibi.
Allah, yeryüzünü, gökyüzünü yaratmış onlara bir düzen ve intizam vermişken, ayrıca insanı yaratmış ve onu düzenlemişken insan nasıl şüphe edebilir. Yalnızca insanın yaratılışını ele alsak bile insanı aciz bırakacak bir yaratılış hikayesi ile karşılaşırız. Tüm bu harikulade olan şeylere rağmen insan niçin şüphe eder? Soluduğu havadan, içtiği suya, yürüdüğü yola, oksijen kaynağı olarak sunulan ormanlara, gökten su indirerek insana ve hayvanlara lütufta bulunmaya varana kadar hepsi bir yaratıcının eseridir ve bundan kimse şüphe edemez. Elbette tüm bunları yaratan ve insanın hizmetine sunan Allah kulunun kendisine karşı sorumlu olmasını isteyecektir. Kaldı ki istediği şey insanın kendisine sunulan evreni yine aslına uygun kullanmasını sağlamaktır. Bu sayede yeryüzü adalete erecek ve bitkiler, hayvanlar ve insanlar için güvenle yaşanacak bir yeryüzü inşa olacaktır.
İnsan şüphe eder, çünkü kendisi ilah ve rab olarak anılmayı ister. Kendisinin hizmetinde olacak bir düzen ve köleler topluluğu arzu eder. Şüphe etmesi bundandır. Bilir ki bu kitap onun ilahlığının ve rabliğinin önünde engeldir. Tıpkı “ey Muhammed sana iman edersem bana ne vaadediyorsun?” diye soran Ebu leheb ve Ebu Cehil gibi “diğerlerine ne vaadediliyorsa sana da odur vaadedilen” cevabını alınca hiddetlenen, “kölelerle bana aynı şeyi vaadeden dine yazıklar olsun” diyen bir kafa yapısı şüphe etmekte haklıdır. Zira onlar işin farkındadır. Niçin çekişmek ve tartışmak zorunda olduklarının ve neyi, niçin bastırarak insanların dalga dalga İslam’a girişlerine engel olmak zorunda olduklarının farkındadırlar. Kur’an’ın cevabı şüphe edenlere açıktır. Eğer şüphe ediyorsanız haydi bunun gibi bir kitap yahut on sure yahut bir ayet getirin. Kimse bu güce sahip değildir. İsterse bütün ins ve cin topluluğu bir araya gelsin. Günün tabiriyle söyleyecek olursak yazılımın tüm kodları Allah’ın elindeyken onun yazılımının üstüne bir yazılım yapma gücü ve kudreti kimsenin haddine değildir. Öyleyse ey insan şüphe etmeyi ve yalanlamayı bırak Allah’a teslim ol kurtul.