Sözlükte İlm-i hâl “davranış bilgisi” anlamına gelir. Terim olarak: “İnanç, ibadet, muamelât (günlük yaşayış), ahlak konuları, yer yer büyük peygamberler, ayrıca Resulü Ekrem’in hayatına dair ölçülü bilgileri içeren el kitabı” olarak da tarif edilmektedir. (TDVİA)
Ferit Develioğlu’nun lugâtında ise; din kaidelerini öğrenmek için yazılmış kitap olarak tarif edilir.
İlmihal en genelde halin ilmi, günlük İslâmı yaşamın kuralları ve gereklerini içeren el kitabıdır. Klasik ilmihal kitapları genelde ilmihal konusunu içerik olarak ibadet kategorisi içerisinde; namaz, abdest, oruç, suların temizliği, hac, nikah, haram, helâl gibi konularla doldurur ve belki de müslümanın gerek birey ve aile, gerekse toplumsal yaşamında fevkâlade önem arz eden; ‘Emr-i bil maruf, nehyi anil münker’ yani iyiliği emir kötülükten nehyetme konularına ve yine cihad gibi önemli ibadet esaslarına pek de temas etmez. Zira bu ve benzeri konular yönetimi-yönetimleri rahatsız edebilir. Herhalde ilmihal kitaplarını yazanlar yönetimlerle karşı karşıya gelmeme açısından zülfiyâre dokunmamaya özen göstermişlerdir!
İslâm, yukarıda saydıklarımızın yanısıra, inanç, ibadet, muamelât, ceza, mükafaat, sabır, siyaset, tevekkül, istikamet, emânet, ahde vefa, adalet, merhamet, hilm, tevazu, vakar, utanma, müsâmaha vb. hayatın içinden birçok kavramları da kapsamakta ve ilkeler ortaya koymaktadır. Tüm bunların yanısıra bugün yaşanan hayatın kapsamına, yeni yeni birçok kavramlar, yaşamı etkileyen unsurlar, icatlar girmiştir. Elbette bu yeni gelişmelere, icatlara karşı çıkmak yerine, bunları ilmihal kapsamına almak gerekir. Yani anın fıkhını okumak ve İslâmi ilkeler doğrultusunda gereğini yapmak gerekir. Üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeden, ne yeni icat ve kavramlara ne de yöneten ve yönetilenlere bahane bulmak beyhudedir.
An itibariyle hâl ilmimiz kapsamına giren önemli sorunlarımız var. Bunları genel ve özel olarak tasnif edebiliriz. Genelde şu anda iki önemli sorunla yüzyüzeyiz. Bunlar dijital çağ ve getirdikleri ve insan neslini hedef alan, ahlâki yozlaşmayı yaygınlaştırmak isteyen, insanlık ve nesil düşmanlarının finanse ettiği, reklamlaştırdığı LGBT’dir. Bu iki konuda hem birey olarak, hem de toplum olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Elbette dijital çağ ve getirdikleri ile LGBT’yi aynı kefeye koyamayız. Zira dijital araç ve gereçler ıslah edilebilinir. Bu da takdir edersiniz ki sözle değil, eğitimle olur. Yani İslâm adına konuşan ilim adamları ve keza insan onurunu önceleyen, insani vasıflarını kaybetmemiş velev ki İslâmi aidiyeti de olmayan insanlar da bu konuda ellerini taşın altına koymalıdırlar. Zira bu habis akım Kur’an ifadesiyle ekini ve nesli yok eden bir akımdır.
İslâm’dan, İslâmi değerlerden, insanlıktan nasibini almayan emperyal dünya ve onun savunucuları kendi varlıklarının ve kahrolası lüks yaşamlarının devamı için önceleri iki konuya önem veriyorlardı: silâh sanayi ve ilaç sanayi. Anlaşılan bu iki sanayi dalı kahrolası hayat telâkkilerine yetmedi, bu kez de, belki aslında masum ve gerekli olan dijital aygıtları, icatları silah olarak kullanmaya başladılar. Devamında çoğu kez aynı aygıtları bir silah olarak kullanarak ekini ve nesli yıkmak, yok etmek için LGBT’yi öne sürdüler ve bu pisliği savunmaya, yaygınlaştırmaya başladılar.
Belki de asırlardan beri bireysel olarak varolan ahlâksızlık, masumiyet ve sözüm ona ‘İnsan hakları’ kapsamına alınarak meşrulaştırılmaya, yaygınlaştırılmaya başladılar. Kurân bu konuya dikkat çekerek: “O, yeryüzünde iş başına geçti mi bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helâk etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez.”(2/205) buyurmaktadır. Maalesef şu anda işbaşına geçen, dünyaya hakim olduğunu iddia eden odaklar, ülkeler, yer yer sivil toplum örgütleri insan hakları ve özgürlükler adına ekini ve nesli yok etme yarışındalar.
Kahrolası ithâl iki kavram aklı ve nesli mahvetti. Birey olmak, özgür olmak. Yani Allah’ın hükmüne meydan okurcasına bu iki kavrama gavur, müslüman neredeyse herkes sahip çıkmaya başladı. Durun hele, Allah bu konuda tüm insanlığa ne diyor: “İnsan başı boş bırakıldığını mı sanıyor?” (75/36) Yani birey olmayı her aklına eseni yapabilir olarak anlamak ne kadar sakat bir anlayış. Kaldı ki yine Yüce Allah şöyle buyurmakta: “Allah’ın rahmet ve kudret eli cemaatin üzerindedir.”(6/63) Hz. Resul (as): “Ümmetim dalalette asla birleşmez. O halde cemaate bağlı kalmaya dikkat edin. Şunu iyi bilin ki, Allah’ın eli cemaatin üzerindedir.”(Zevaid 5/218)
Birey aile içerisinde bir değerdir. Aile toplum içerisinde, toplum için, toplumun geleceği için bir değerdir. Bireyi aileden, aileyi toplumdan uzaklaştırdığınız zaman kendinizi ve geleceğinizi kaybedersiniz. İslâm aileyi tarif ederken: “içinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratması, aranızda muhabbet ve rahmet varetmesi O’nun varlığının belgelerindendir. Bunda düşünenler için ibretler vardır.”(2/187) Şimdi bu Ayet-i Kerime’nin ışığında günümüzün önemli bir yarası olan evlenme ya da evlilikten kaçma konusuna bakalım. Yaşı belirli bir noktaya gelmiş genç kız ve erkeğe soruyorsunuz, niçin evlenmiyorsunuz? Cevap: ‘Böylesi daha iyi, özgürce yaşıyorum, birey olarak yaşamak bana daha güzel geliyor.’ ya da; elektrik alamadım, anlaşamadım’ vs. gibi çeşitli bahaneler.. Behey kardeşim, sevgili gençler bunca evli olanlar, yakınınızdaki anne ve babalarınız anlaşabildikleri için mi, elektrik aldıkları için mi evlendiler? Ya da bunca yıldır evliliklerini dörtdörtlük anlaştıkları için mi sürdürmektedirler? Hayır! Taviz kavramının en mübah kullanım yeri aile içindir. Yani karı-koca arasındaki anlaşmazlıklar da taraflardan birinin veya ikisinin taviz vererek sulhu sağlamaları gerekir.
Şimdi soruyorum bu konu en önemli ilmihal konusu değil mi? Değilse ve bu konuyu anın fıkhına dahil etmiyorsanız, dilediğiniz kadar dijital aygıtların verdiği zararı, LGBT çılgınlığını önlemeye çalışın. Başaramazsınız. Yoksa bir zamanlar: ‘Kahrolsun Amerika’, ‘Kahrolsun İsrail’ sloganlarında, sloganla İsrail’i, Amerika’yı kahredemediğimiz gibi, Filistin’in, Filistinlinin yok olmasına neden olduğumuzu halâ akletmeyecek miyiz?
Dijital aygıtlar elbette gereklidir. Ama kullanmasını, istifade etmesini bilene. Yani vatan savunucusunun elindeki silâhla, teröristin elindeki silâh aynı olsa da işlevleri farklıdır. O zaman vatan savunucusunun elindeki silâh nasıl yararlı hale getiriliyorsa, dijital aygıtların da yararlı hale getirilmesi zorunludur. İşte bu konuda acilen ‘İlmihal’ kapsamına alınmalıdır. Birey olmak, özgür olmak, dijital çağ, LGBT vs. benzeri birçok kavram ve yaklaşımlar insanlığın, müslümanların gündemine gelmelidir. Yoksa gençlerimize sahip çıkamıyoruz, çocukların elinden bilgisayar, tablet, telefon alamıyoruz yakınmaları beyhude. Almayınız, ıslâh ediniz, yararlı bir şekilde kullanımını öğretiniz. Aynı şekilde LGBT ile mücadele de kahrolsun, yok olsun demekle yetinmeyiniz, insanlığı gençliği aydınlatınız, zararlarına dikkat ediniz.
Özetle dijital araç ve gereçleri, LGBT’yi, birey, toplum, aile, evlilik, nikâh, boşanma evet bunların hepsini gündemimize almalıyız. Gerekli eğitim, öğretim ve tedbir almakta geç kalmamalıyız.
Süleyman Arslantaş/Her Taraf