Ümmet, Charlie Hebdo dergisiyle 2013 yılında Fransa’da peygambere hakaret içerikli yayın yapması dolayısıyla tanıştı. Dergi, basın özgürlüğü adı altında Hz Muhammed’e iftiralar atmış, İslam dinini karalamış ve Müslümanların bamteline dokunmuştu. Bu duruma Müslümanlar, gerek sosyal medyada gerekse de basın açıklamalarıyla tepki göstermiş, Hz Muhammed’e olan düşkünlüklerini ve saygınlıklarını bütün dünyaya göstermişlerdir. Yıllar sonra ümmetin her kesiminin bir konuda bu kadar duyarlı olması Müslümanları heyecanlandırmış, kırılan umutları tekrardan yeşertmişti.
Ümmettin bu tepkisini basit görmemekle beraber en az bu kadar ciddi ve hassas olan başka konularda pasif olmaları ya da durumu sahiplenmeleri insanın aklını kurcalamıyor değil. Hepimiz biliyoruz ki Kuran, Müslümanlar için bir yol tayin eder ve bu yoldan sapmak ya da başka yolları Kuran’ın yolu gibi görmek bir Müslüman için söz konusu bile olamaz. Böyle bir durumda Müslümanlar elleri, dilleri ve kalpleriyle bu duruma tepki gösterir ve durumu düzeltmeye çalışırlar. Olması gereken ve doğal olan süreç budur. Kuran’a ve ümmete birlikte baktığımızda ise böyle bir durumun olmadığını hatta doğal süreç içerisinde yer alanlara tepki gösterildiğini görüyoruz. Bu konula ilgili vereceğimiz örneklerle durumun vahametini sizlere göstermek istiyoruz.
Kuran, “ İnsanlar, Allah’ın kullarından bir kısmını O’nun bir parçası saydılar. Gerçekten de insan apaçık bir nankördür.”(Zuhruf-15) demesine rağmen binlerce müntesibi olan bir camianın lideri: “Muhammed eşittir Allah” diyebiliyor. Kuran, “Kitabı elleriyle yazıp da, sonra onu az bir pahaya satmak için: “Bu Allah katındandır.” Diyenlerin vay haline!” (Bakara-79) demesine rağmen bu ülkede bir peygamber gibi saygı gören bazı kişiler kendi yazdıkları kitaplar için “Allah tarafından yazdırıldı.” diyebiliyor. Kuran, “İman edenlerin içinde çirkin utanmazlıkların (fuhşun) yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azap vardır.” (Nur-19) demesine rağmen din adı altında fahişeleri sergileyip, fahişeliği meşrulaştıran ve dini laçkalaştıran malum zat hiçbir şey yokmuş gibi nifak saçan programlarını yapabiliyor. Kuran, “De ki: “Ben ancak sizin gibi bir beşerim.” Bana yalnızca, sizin ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunuyor.” (Fussilet-6) demesine rağmen peygamberin; kılını, idrarını, dışkısını kutsallaştıran hatta kanının içilmesini cennet için bir vesile sayan zat, bir şehrimizin stadyumunda altmış bin kişi tarafından karşılanabiliyor. Kuran, “Allah’ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: “Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” derler. De ki: “Siz, Allah’a göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz?” O sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir.” (Yunus-18) demesine rağmen yine milyonlarca müntesibi olan bir camia yetkilisi: “Gavs ve ailesine, yaşadığımız müddetçe kul ve köle olmak bizim için farzdır, vaciptir.” diyebiliyor. Kuran, “Göklerin ve yerin egemenliği (yalnızca) Allah’ındır.” (Nur-42) demesine rağmen Müslümanların idarecileri tarafından “Egemenlik yalnızca milletindir.” sözü seçim vaadi olarak kullanılabiliyor ve bu söz kendisini İslam’a nispet edenler tarafından kabul görmüş olabiliyor. Kuran, “Eğer bu faizi terk etmezseniz, Allah’a ve Resulü’ne karşı savaş açtığınızı bilin.” (Bakara-279) demesine rağmen Müslümanların topraklarında faizli işletmeler şehirlerin en güzel yerlerinde olabiliyor. Faizle ilgili bu ayetler mescitlerde imamlar(!) tarafından hiç gündeme getirilmemekle beraber ayetlere zıt ve bu durumu meşrulaştıran fetvalar verilebiliyor. Vb.
Yukarıda saymış olduğumuz örnekleri çoğaltmak maalesef mümkün. Bizim burada değinmek istediğimiz asıl konu saymış olduğumuz ve sayamadığımız örneklerin en az Charlie Hebdo Dergisi’nin Hz Muhammed’e ve İslam Dini’ne yapmış olduğu saygısızlık kadar önem taşımasıdır. Kuran’ın bazı konular üzerinde ki hassasiyeti bizim için de hassas olmalıyken, Charlie Hebdo Dergisi’ne gösterilen tepki niçin bu konulara gösterilmiyor. Daha kötüsü kendisini İslam’a nispet eden birçok insan bu konuları sahipleniyor ya da İslam’a mal ediyor. Hakaret, sadece açıktan olduğu zaman mı hakaret sayılıyor? Saymış olduğumuz örnekler hakaretin bir başka versiyonu değil mi? En azından Kuran bu tür şeyleri hakaret olarak görmüyor mu?
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, Charlie Hebdo Dergisi hemen yanımızda ve her haliyle İslam’a saldırıyor. Unutmayalım ki içimizde ki Charlie Hedbolar ile uğraşmadan, dışımızda ki Charlie Hedbolarla uğraşmak hiçbir şey ifade etmeyecektir. Vesselam.