11 Temmuz 2025 - Cuma
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

HEM TAĞUTLARLA HEM HURAFELERLE KAVGALIYDI

Yazar: Şükrü HÜSEYİNOĞLU
7 Ağustos 2018
Kategori: Makaleler
0 0
0
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Öncelikle İslami bilinçlenme süreci derken neyi kastettiğimizi ifade edelim. Bize göre bir çabanın İslami bilinçlenme çerçevesinde değerlendirilebilmesi için, birbirinden ayrı düşünülemeyecek şu iki temel özelliğe sahip olması gerekir:

1- Dinin yalnız Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a has/hâlis kılınması anlayış ve çabası. Ki bu anlayış, dinin asıl ve temel kaynağı olan Kur’an’a yönelerek, Kur’ani-Nebevî sahih geleneği muharref geleneğin pasından-kirinden arındırmayı ve arı-duru bir din anlayışına sahip olmayı gerektirir.

2- Yeryüzünün sevk ve idaresi, toplum-siyaset-ekonomi ilişkilerinde dinin/hükümranlığın Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a has kılınması.

İşte bu her iki alanda söz ve duruş sahibi olan çabalar, İslami bilinçlenme süreci içerisinde değerlendirilmeye hak kazanırlar.

Son birkaç asırdır, Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda İslami uyanış ve bilinçlenme adına hatırı sayılır çabalar söz konusu olsa da, bu çabaların genellikle sözünü ettiğimiz bütüncül kavrayış ve yönelimden yoksun olduğunu, genellikle meselenin bir boyutuna sahip çıkıp diğer mütemmim boyutunu ihmal etmekle malul olduğunu görmekteyiz.

Siyasal-toplumsal alanda İslam’ın hükümranlık iddiasını savunan, bu konuda mücadele veren birçok hareket, buna mukabil Kur’an merkezli bir kavrayışla mevcut İslam anlayışlarının geleneksel hurafelerden arındırılması konusunda gerekli hassasiyetten ne yazık ki uzak kalmıştır. Bu durum, ümmetin yeniden inşası ve yeryüzünün İslam’la imarı için gerekli olan köklü bir inkılabın önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır. Nitekim yakın tarihte kimi coğrafyalarda siyasal-toplumsal alanda yaşanan inkılab hareketleri, İslam’ın doğru anlaşılması konusunda mevcut anlayışları Kur’an ve sahih sünnet temelinde tashih etmek gibi bir çabadan yoksun kaldığı için hep akamete uğramış, ümmetin yeniden inşası konusunda umut veren bir bütüncül değişimi beraberlerinde getirememişlerdir. 1979 İran inkılabı bu durumun en bariz örneği olarak karşımızda durmaktadır. Tağutları deviren, ancak asırların birikimi hurafelere, bidatlara dokunmayan bir inkılabın gelip dayanacağı noktanın mezhepçilik olması kaçınılmazdı ve öyle de oldu.

Diğer yanda ise, muharref din anlayışları konusunda hassasiyet gösterip de, İslam’ın siyasal-toplumsal alanlara dair iddialarına sahip çıkmayan, bu alanlarda ya hiç söz söylemeyen, pratik ortaya koymayan ya da modernist etkilerle İslam’ın bu alanlardaki iddialarından vaz geçen, bu iddiaların üzerini örten veya müdahaneci yaklaşımlara yönelen tutumlar söz konusudur.

İlginç bir örnek olarak şunu zikretmek isterim: Birkaç yıl önce, muharref din anlayışlarına yönelik eleştirileriyle tanınan bir yazarın “putçuluk, Allah’tan başkalarını ilah edinmek, türbelerde işlenen şirk eylemleri” konularına dair bir konferansını dinlemiştim. Konferans boyunca konu bir türlü modern put ve putçuluklara, modern türbelere gelmeyince, soru-cevap bölümünde “Anıtkabir ve orada icra edilen ritüeller de türbeler konusunda yaptığınız değerlendirme kapsamında değerlendirilebilir mi?” mealinde bir soru yöneltmek durumunda kalmıştım. Modern putçuluk ve tapıcılık, ancak bu soruyla hatırlanabilmişti söz konusu yazar tarafından ve “Orada yapılanlar da türbelerdeki gibi ölmüş birine tazimde bulunmak şeklinde ise tabii ki aynı kapsamdadır” mealinde yine net olmayan bir cevapla konu geçiştirilmişti.

İşte Ercümend Özkan, bu her iki alanda da açık, net ve belirgin bir duruş ve söylemi olan, duruş ve söylemin ötesinde her iki alanda da etkili bir çaba sahibi olan bir mücadele adamı idi. Özkan’ı bugün, dünya istikbarı ve yerel şirk düzenleri ile, aynı zamanda asırlardır nesilden nesile taklit zinciriyle aktarıla gelen muharref din anlayışları karşısındaki net duruşu ve mücadelesiyle hatırlamaktayız.

Ercümend Özkan denilince akla gelen diğer önemli bir özellik de, İslami mücadele yöntemi konusunda Kur’ani ilkeleri ve onlara dayalı Nebevi örnekliği esas alan ilkeli duruşudur. Bugün ümmet coğrafyası genelinde (ki bu tanımı da bugün ne yazık ki ancak bir özlem olarak dile getirebiliyoruz) ve özelde yaşadığımız coğrafyada şahitlik ettiğimiz süreçler, İslami mücadelede yöntem meselesinin ne kadar hayati bir konu olduğunu müşahhas olarak ortaya koymaktadır. Usulün esastan asla ayrı düşünülemeyeceğini yaşanılan süreçler de bize göstermiş bulunuyor. Bir tarafta şiddet eksenli, ölçüsüz şiddete dayalı yaklaşımların, diğer tarafta ise cahiliye sistemleriyle ilkesel ayrışmaya dayalı bir davet mücadelesi yerine, cahiliyenin yönetimini ve/veya kurumlarını ele geçirmeye dayalı demokratik yönelimlerin Müslümanların umutlarını ve var olan potansiyellerini nasıl çarçur ettiğini, tükenişe sürüklediğini acı bir gerçek olarak görüyoruz. Öyle bir noktaya geldik ki, düne kadar İslami mücadelenin yöntemi konusunda Kur’ani-Nebevi temelde bir duruşu olan nice çevrelerin bile son dönemlerdeki konjonktürel akıntılara kapılarak mevzilerini kaybettiklerini, dahası kimilerinin tevhidi mücadele, Nebevi metod gibi kavramlarımızla istihza eder olduklarını gözlemleyebiliyoruz. Hangi gaye ile olursa olsun cahiliye bataklığına girenlere karşı hakkı tavsiye sorumluluğunu yerine getirmesi gereken nicelerinin, onların ardı sıra bataklığa adım attıklarını üzülerek müşahede etmekteyiz.

Evet, cahiliye bir bataklıktır ve bu bataklığa onu kurutmak iddiasıyla da olsa girenler onun kirlerine bulaşmaktan imtina edemez. Bataklıkla mücadelenin, bataklığı kurutmanın yolu ona dalmak değildir. Bataklığı kurutma iddiasında olanlar için ilk şart öncelikle ondan ari kalmaktır. İşte Yüce Rabbimizin, ilk sûrelerden Müzzemmil Sûresi 10. ayetteki “Onlardan güzellikle ayrıl” ve Müddessir Sûresi 4-5. ayetlerdeki “Elbiseni temizle, ruczden kaçın” emirleri bu gerçeğe işarettir. Aksi durumun neye vardığını bugün ibretlik sonuçlarıyla görmekteyiz. Bugün, kaleyi içten fethetme adına çıkılan yolun, cahiliye kalesinin yılmaz bekçiliği ile neticelendiğini, bu yanlış tercihin kaçınılmaz sonunun bu olduğunu bir kere daha görüyoruz.

Ercümend Özkan, bugün ne yazık ki çok çok az Müslümanın sebat ettiği Nebevi metod çizgisinde ömrünün sonuna kadar sarsılmaz bir duruş sergilemiş, Nebevi sünnete tâbi olma konusunda mücadele yöntemi ile namazı aynı çerçevede değerlendirmiştir. Nasıl ki Seyyid Kutub “Bu dinin kendisi Rabbani olduğu gibi yöntemi de Rabbanidir” diyerek İslami mücadelede usulün esastan ayrı düşünülemeyeceğine vurgu yapmışsa, Özkan da, “Namaz neye göre kılınıyorsa siyaset de ona göre yapılır. Namazda Allah Rasulü’nü örnek aldığımız gibi İslami mücadele konusunda da O’nu örnek almalıyız” yaklaşımıyla Nebevi hareket metodunun bağlayıcılığına işaret etmiştir.

Özkan’ın başta sözünü ettiğimiz bütüncül İslami kavrayışı ve mücadele anlayışı ile Nebevi metod konusundaki esaslı duruşu, bugün Müslümanlar olarak üzerinde çokça durmamız, sürekli gündemde tutmamız gereken temel İslami yaklaşımlardır.

(Not: Bu yazı, yazarın “İslami Bilinçlenme Sürecinde Ercümend Özkan’ın Rolü” panelindeki konuşmasının özetidir.)

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Demokrasiye Can Verenler -Beşir Atalay Okuması-

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır
    2 Mayıs 2025
  • Gazze Yürek Yangını
    7 Nisan 2025
  • Güncel Suriye ve Gazze Dersleri
    19 Şubat 2025
  • 5816’ya Karşı Hak ve Hukuk Savunması
    8 Şubat 2024
  • Müslümanlar Olarak Bir “Bayburt Davamız” Olmalı
    26 Ocak 2024
  • Zulme Ve Zalime Tufan Gerek!
    14 Aralık 2023
  • Modern Mitleri Yıkan, Putları Kıran, Ümmeti Uyandıran Mübarek Cihad: Aksa Tufanı
    21 Kasım 2023
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

İfsat Her Yerde

Mezhepçiliğin Müslümanlara Getirisi İzzet Değil, Sadece Zillet

8 Temmuz 2025
İklim Kanunu ve Küresel Isınma: Faturayı Kime Yazalım?

İklim Kanunu ve Küresel Isınma: Faturayı Kime Yazalım?

8 Temmuz 2025
Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

4 Temmuz 2025
Mezhepçilik Fitnesi

Mezhepçilik Fitnesi

4 Temmuz 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist