Demokrasinin Amentüsü
“Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz
Bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz
Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı
Günlere geldim bunu bana öğretmediniz
Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı
Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim
Bunu bana söylemediniz”
(Sezai Karakoç, Hızırla Kırk Saat, 2.)
Bu yazıyı seçim sürecinde yazacaktım. Ortamın kirliliği, gerilimi, aşırılıkları yüzünden bir değerinin olmayacağı düşüncesindeydim, erteledim. Başlığı şöyle de koyabilirdim “Türk Tipi Demokrasi Amentüsü.” Bu yazı, seçimde oy kullanıldığı saatlerde yazıldı. Yayımlanıp okunduğunda sonuçlar çoktan belli olmuş olacak. Yazdıklarımız ve düşüncemiz sonuç üzerinde etkili olmayacak. Eteklerdeki taşlar çoktan dökülmüş olacak. Çünkü ırkî öfkenin patlama hâlinde olduğu bir süreç yaşandı. Devletin güç ve imkânları sonsuz kullanıldı.
Bu tür bir seçim süreci tam ikrah edilebilecek bir hava oluşturdu. İnsanı yoran, bunaltan, irrite eden bir dönem yaşandı.
Öfke, şiddet, yalan, iftira, tehdit, bölücülük, ırkçılık, hırs ana ilkeleri. Bir milleti birbirine hasım eden, belli bir ırkın, ulusalcı anlayışın egemen olduğu bir dönem.
Bu tür demokrasinin artık belli ilkeleri var. Halkın katılımıyla oluşan bir yönetim zaten kuşkulu ve şaibeli. İslâm ülkelerinde demokrasiye yeni geçen ülkelerde elbette çok daha katı ve çok daha sınırlı. Gücü elinde tutanlar, başkalarına hiç söz ve hayat hakkı tanımazlar. Türkiye gibi uzun yıllardır demokrasiye geçtiğinden tek partiden çok partiye geçişi, ruhu elinde tutan CHP düşüncesinin şöyle ya da böyle devam ettiğinin tam bir göstergesi. Zihniyetlerin el değiştirmesi sonucu değiştirmiyor. Bugünün demokrat ırkçı-muhafazakâr demokratlarının, ne yazık ki bugün için böyle, tutumu ile geçmişte ulusalcı CHP zihniyeti arasında fazla bir fark yok. Belli kesimlerin üstünlüğü söz konusu. Sürekli böyle. Yarın, CHP veya onun türevleri yönetime gelse sonuç gene değişmeyecek. Yazının yazıldığı şu saatte gelen haberler sürecin vahametini göstermesi bakımından ilginç. Gücü elinde tutan iktidar yanlılarının gerilimi ve seçime müdahaleleri 1943 sonrası seçimin benzerini yaşatıyor. Açık oy ile seçime gitme. İtiraz eden iki kişinin öldürülmesi bir rastlantı, sıradan bir olay da değil. Türk tipi demokrasinin tehditlerinin getirdiği bir sonuç.
Halkın öz değerlerinin değil de yabancı ruhun musallat olduğu bir anlayışsızlığın sonucu. İktidar el değiştirse farklı bir sonuç olmayacak. Kaldı ki bu bir yerel seçim. Yerel seçimin bu kadar abartılması, özellikle jakoben ırkçı-muhafazakâr anlayışın bir sonucu. İslâm merhamet ve sevgi dinidir. Müslümanların, bugünkü mücadelesi İslâm için asla Müslüman’ca bir tutumu değil. Fakat ve ne yazık ki verilen mücadele sanki İslâm adına ve İslâm için yapılıyormuş izlenimi oluşturuldu. Müslümanların aşırılıkları ve zulümleri gibi bir hava ve ortam oluştu. Çünkü sözün sahibi olanların tutumundan kaynaklanıyor bu durum.
Türkiye’de ölümler artık sıradan olaylar olduğu için, bu tür ölümlerin de bir kıymet-i harbiyesi yok. Çünkü insan ölümleri o kadar rahat o kadar zevk veriyor ki, insanlarda acıma ve merhamet duygusu kalmadı.
Faşizan ruhu öylesine etkili ve baskın ki, bu geneli de olumsuz etkiliyor. Acımasızlık, merhametsizlik temel özellik. Irkî ayrışma öylesine etkili ki en alt katmandaki muhtarlık seçimlerine kadar yansıyor. Irkçı-muhafazakârlık bütün bütüne ağırlığını koymuş bulunuyor. Bu kesimin dışında kalanların tamamı devre dışı. Tersi bir durum olsa sonuç bundan farklı olmayacak. Türk tipi demokrasi bu olsa gerek.
Milli Gazete / Ali Haydar Haksal