Müslümanların Çıkmazları
Saplantılar, edinilen putlar, aşırı bağımlılıklar insanların sağlıklı düşünmelerini engelliyor. Bu, kendini aşamama durumuna götürüyor. Zihinlerde oluşan putlar katılaşıyor ve onların kırılması, alt edilmesi, uzaklaşılması zorlaşıyor. Sıradanlıklar, basitlikler böylesi durumlarda aşılamıyor.
Büyük medeniyetimiz büyük birikimi yaşanmışlıklarla doludur. Bunlardan ancak beslenilinir, çıkarımlar elde edilir. Oraya takılıp kalma oyalanmadan başka bir işe yaramaz.
İnsanın beslenme kaynakları bilinç süzgecinden geçirilir, karşılaştırmalarda bulunulur. En iyi ve en güzel, hayırlı olan üzerinde durulur ve yol alınır. Müslüman’ın düzeni ve oluşu hep geleceğe dönüktür. İnsanın belli bir yaş sınırı ve ömrü vardır. Her insan burada yapıp edecekleriyle var olur. Yaptıkları hem kendisi için hem de kamu için birikim oluşturur. Bu dünya hayatı ne yaparsak yapalım, ne düşünürsek düşünelim bir yere kadardır. Cennet gelecektedir, hayat gelecektedir.
Biz, çocuklarımız, bağlı bulunduğumuz medeniyetimiz var, sorumlu olduğumuz insanlık var.
Çıkmazlar, ayak bağları insanı engeller ve sınırlar. Olumlu ya da olumsuz yaptıklarımız bizimle ilgilidir ve asla bizden ayrı düşünülemezler.
Büyük oluştan kopmuş, büyük medeniyetten kopmuş olanlar kendileri için belirlenmiş daracık ve küçücük alana sıkışırlar – ki sıkışmışlardır- onun etrafında putlar oluştururlar. Gelecekten ve genel olmaktan çok daha daralmış olana razı olurlar. Büyük düşünceden, hayal etmeden, kurgulamalardan uzak dururlar.
Elbette semboller olacak. Bu semboller sadece küçük dünyalar içinse sınırlayıcı olur. İslam milletinin altmış üzerinde devletçikleri var. Bu devletçiklerinin her birinin kendine göre sembolleri bulunuyor. Fakat bu semboller İslâm milletinin bütünlüğünü oluşturmuyor, birbirinden ayırıyor ve koparıyor. Her biri kendi küçük adacığına razı, onu koruma derdinde ve telâşında. Hiç biri kişisel arzularından ve beklentilerinden vaz geçmiyor. Geçmeyince bir araya gelinmesi asla mümkün olmuyor. Buluşulabilecek ortak değerleri, noktaları, düşünüş alanları olmasına rağmen.
Hıristiyanlar şöyle ya da böyle bunu büyük ölçüde başarmışlardır. Avrupa bilimi, düşüncesi, felsefesi incelendiğinde ve araştırıldığında on yedinci yüzyıldan itibaren birlik olma çabasına girilmiş ve düşünülmüştür. Sonuçta bir AB [Avrupa Birliği] doğmuştur. Bundan daha önce de çok söz etmiştik. Fakat bunların bilinmesinde, yinelenmesinde yarar var. Kimi zaman kimi durumlar vurgu olarak öne çıkarılmadığı sürece olduğu yerde kalınıyor. AB: Katolik Hıristiyan ümmet birliğidir. Dini bir oluştur. Buna Protestanlar, kimi Ortodokslar ve diğerleri de dahil edilmişlerdir. Ortak para birimleri, parlamentoları, ve bir tek bayrakları vardır.
Müslümanlar kimi nesneleri öylesine abartılı bir algıya dönüştürüyorlar ki bunlar aşılmaz putlara dönüşüyor. Şu yakın zamanlarda ortaya atılan: “Vatanı sevmek imandandır”, “Bayrağı sevmek imandandır”. Bunlar her topluluk için aşılmaz putlardır. İmanî meselelerdir. İki Müslüman topluluğun bir araya gelmesine engellerdir. Dahası bunlar ırkî alana çekilir, bir ırk diğerinden üstündür. Batılıların yüzyıllardır aştığı sorunları gidererek birliktelik sağladıkları hâlde Müslümanların bir araya gelmeleri şu sloganlar ve oluşturulan putlar nedeniyle aşılamıyor. Bunun hamasetine kapılanlar kesinlikle böyle bir durumun oluşmasına, yani Müslümanların bir araya gelmelerine fırsat vermezler. Çünkü varlıklarını o ruh üzerine oluşturduklarından putları yıkılır yerle bir olur. Bunu daha önce de belirtmiştik. İran’ın bayrağında Allah lafzı var, Irak’ınkinden de, Suudi Arabistan’ın bayrağında kelime-i tevhid var, kimi Müslümanların bayraklarında hilal ile yıldız var. Zihinlerde oluşan putlarla kimilerininki üstündür, diğerlerinki değersizdir. Irkları da toplulukları da öyle algılanır. Bu inanışlar öylesine etkilidir ki biri diğerini yanına yakıştırmaz. Bu da bir puttur. Artık onların amentüsüdür bu durum ve nesneler.
Milli Gazete / Ali Haydar Haksal