Mehdi’yi beklemek = Her vadide şaşkın şaşkın dolaşmak!…
1964 Kayseri Çevril Köyü doğumlu olan yazar, Erzurum İslami İlimler Fakültesi’nde başlayan ilahiyat tahsilini Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde tamamladı. (1987) Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde hadis dalında yüksek lisans yapmıştır. Tanıttığımız bu kitap da yüksek lisans tezinin gözden geçirilip basılmış halidir. (Anlam Yayınları, Ank-2003). Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği yapan yazar evli ve dört çocuk babasıdır.
Ayrıca yayınlanmış iki kitabı ve çok sayıda makaleleri bulunmaktadır.
İlk baskısı Eylül 2003 olan kitabın ikinci baskısı maalesef olmamakla beraber kendisine bu yönde taleplerimi iletmiş bulunuyorum. Umarım ikinci baskı için bu tanıtım vesile olur.
Kitap yedi bölümden oluşmaktadır; giriş bölümünde ‘mehdi’ kelimesinin sözcük ve ıstılah anlamı verilmiştir. Bu bölümde, Peygamberimiz (as) dönemi ve sonra sırasıyla sahabe ve tabiûn dönemlerinde ‘mehdi’nin misyonunun nasıl evrildiğini görecek, ayrıca ‘mehdiden başka geleceği müjdelenen kurtarıcı’ figürlerinin, siyasi/kavmi /kabilevi faktörlerle nasıl üretildiğine şahit olacaksınız.
Birinci bölümde, Mehdi’nin zuhuruna ilişkin yirmi beş kadar hadisin yorumsuz tercümesi bulunmaktadır. Bunlar Kutub-ü Sitte’den Ebu Davud, Tirmizi ve İbn Mace’nin Sunenleriyle, Ahmed b. Hanbel’in Musned’inde geçen hadislerden alınmıştır. Biz buraya sadece bir rivayeti almakla yetineceğiz:
”Bize Abdullah rivayet etti, ona babası bildirdi, ona Zeyd b. el- Habbâb anlattı, ona Hammad b. Zeyd bildirdi, ona Mualla b. Ziyad el-Ma’veli, el-‘Ala b. Beşir el-Müzenî’den, o Ebu’s-Sıddîk en-Nacî’den, o da Ebu Said el- Hudrî’den anlattı, şöyle dedi: Rasulullah (sav) dedi ki:
”Sizi Mehdî ile müjdelerim. O, insanlar arasındaki ihtilaf ve sarsıntılar üzerine gönderilir. Yeryüzünü hak ve adaletle doldurur; tıpkı (önceden) zulüm ve kötülükle dolu olduğu gibi. Yeryüzü sakinleri ve gökyüzü sakinleri ondan razı olurlar. Allah ümmet-i Muhammed’in kalbini zenginlikle doldurur. Hiç kimse kimseye muhtaç olmaz. Bir münadi, ‘kimin bir mala ihtiyacı var?’ diye seslenir. Bir adam kalkar ve ‘benim (var)’ der. O adama, ‘ hazinedara uğra ve, ‘Mehdî bana (mal) vermeni emretti, de’ denir. Adam hazinedara gelir ve ona diyeceğini der. Adama, ‘dilediğin kadar al’ denir ve alır. Onu elde edince, ‘Ümmet-i Muhammed’in nefsi en aç gözlü olanı ben oldum’, yahut da ‘onlara genişlik veren şey beni aciz kıldı’ der. Ve (Mehdi) yedi sene, yahut sekiz sene, yahut da dokuz sene kalır. Artık ondan sonraki hayatta -Ravi, ‘ya da yaşamda’ diyor- hayır yoktur.” (İbn Hanbel, Musned, 3/52.)
İkinci bölümde, ‘Mehdi’nin biyografisi’ başlığı altında: Mehdi’nin soyu, ismi, şemaili hükmedeceği süre, yapacağı işler ve zuhurunun alametleri anlatılmaktadır. Son olarak da Şia’nın Mehdî telakkisi, 12 imam ve Mehdî konularına değinilmektedir. Bu bölümde Şia Mehdisi ile Ehli Sünnet Mehdisinin misyon itibariyle aynı olduğu, zuhurunun ve alametlerinin ortak temalara sahip bulunduğu, okunduğu zaman zihinlerimizdeki soru işaretlerine daha da açıklık getirileceği görülecektir.
Üçüncü bölümde, Mehdi hadislerinin sened tenkidi yapılmaktadır. “Hadis ilminde, bir hadisin en son râvisinden başlayarak Hz. Peygambere varıncaya kadar, hadisi birbirine nakleden râviler halkasına hadisin senedi denmektedir.” Sonuç itibarı ile Mehdi hadisleri sened yönünden muhaddisler tarafından epeyce bir tartışmaya sebep olmuştur. İlginç olanı ise Buhâri ve Müslim’in Mehdi hadislerini kitaplarına almamış olmalarıdır.
Dördüncü bölümde ise metin tenkidi yapılmıştır. Bu bölümün ilk konusu ‘Mehdi fikrini doğuran harici etkenler’ başlığı altında harici tesirler, Zerdüştlük, Yahudilik, Hristiyanlık, diğer bazı dinler ve İslam’da Mesih inancı incelenerek Mesih inancının İslam’a ne kadar uzak olduğu gözler önüne serilmiştir. Bu bölümün ikinci konusu Mesih inancını benimseyen Şia’dır. ‘Ölmüş kişinin tekrar hayata dönmesi ya da gizlenmiş kişinin dönmesi anlamına gelen Ric’at inancı’ Şia’da Mesih ile anlam bulmuştur. Sırasıyla üçüncü ve dördüncü başlıklar ise tasavvuf, fiten edebiyatı ve İsrailiyattaki Mesih figürüdür.
Beşinci bölümde Mehdi hadislerinin arka planı işlenmekte, Mehdi’nin doğduğu ortam, siyasi koşullar gibi etkenlerin üzerinde durulmaktadır. Bu bölüm okunduğu zaman, Peygamberin (as) vefatını müteakip Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer dönemi hariç, Hz. Osman’ın, dönemindeki iç karışıklıklar sonucu kendisinin katledilmesi ve fitnenin kapısının aralanıp, Hz. Ali döneminde artarak devam ettiği görülecektir. Bununla da kalmayarak Peygamberin iki torunu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin dönemi acı kıyımları, Emevi ve arkasından Abbasiler… Tüm bu yaşananlar neticesinde bir kurtarıcı (Mehdi) beklenir hale gelinmiştir!
Altıncı bölümde Mehdi hadislerindeki ifadelerin ne kadar çelişki ve abartı içerdiği ve uydurulmuş olmasının ne kadar ihtimal dahilinde olduğu akl-ı selîm için sunulmuştur.
Yedinci ve son bölümde ise, Mehdi hadislerinin Kur’an’a göre ne anlama geldiği sorgulanmaktadır. Mehdi kavramının Kur’an’da olmadığı, kıyamet alametleri olarak sunulan Mehdi haberlerinin gaybî haberler olduğu ve gaybı bildirenin sadece Kur’an olduğu vurgulanmıştır.
Yazarın deyimiyle ”Kur’an bize Mehdi vaadetmiyor, çalışmayı emrediyor. Bundan da ötesi ‘her vadide şaşkın şaşkın dolaşmak’ (26/Şuara, 255) tan başka bir anlam taşımamaktadır.
Hazırlayan: Metin MAVUŞGİL