Filipinler’in Binolonan Belediye Başkanı kasabada dedikodu yapmayı yasaklamış. İnsanları arkalarından çekiştirenler yakalandıkları takdirde zorunlu hizmet ya da para cezası ile cezalandırılacaklarmış. Belediye başkanı kasabada dedikoduyu bıraktıkları takdirde daha hayırlı işler yapabileceklerini söylemiş. Söz konusu uygulamanın olumlu bir netice getirmeyeceğini düşünebilirsiniz ancak sadece kurum ve kuruluşlarda değil hayatın tüm safhalarında sıradanlaştırılan fitne, fesat ve gıybetin önlenmesi sadece din adamlarının görevi olmamalıdır, insan olduğunu iddia eden herkes bu konuda hassasiyet göstermelidir.
Gıybetin haram olduğunu vaaz eden, bunun doğurduğu fesadı, şiddeti ve nefreti örneklerle ortaya koyan hocaların telkinlerine aşinayız. Fakat bir ülkenin belediye başkanının böylesine hassas bir sorun hakkında uyarı yapması ve bu konuda yasak getirmesi pek rastlayabildiğimiz bir durum değil. Zira yerel yönetim ve yöneticiler deyince zihinlerimizde israf, ihaleye fesat karıştırma, akrabayı kayırma ve israfa varan harcamalar canlanıyor. Zihinlerimizde halka türlü türlü vaatler verip başa geçince sırtını dönen, haramla helali iyi ile kötüyü birbirine karıştıran, halka hizmet götürmek yerine cebini doldurmaya çalışan yöneticiler canlanıyor. O yüzden bu haber hayli ilgimi çekti ve tekrar tekrar okudum.
Doğu toplumları muhatapları ile ilişkilerini yakın mesafede kuran, onların sorunlarını içselleştiren ve dayanışmaya önem veren bir toplumdur. Bu elbette İslam kültürünün benliklerde vücut bulmuş halidir ve olması gerekir. Ancak fertler akılla irade, imanla davranış arasındaki bağı tam kuramadıklarından inandıkları değerlerle yaşantıları arasında uzlaşmazlık ortaya çıkıyor. İslami değerleri içselleştiremeyen müminler yaptıkları fedakârlığı menfaate dönüştürmeye, diğerlerinin kusurları üzerinden değer elde etmeye ve büyüklenmeci tavırları ile boy göstermeye başlıyorlar. Karşı tarafın eksiklerini, kusurlarını, hatalarını kınayarak ben daha iyiyim daha değerliyim daha üstünüm duygusuna ulaşmaya çalışan kişiler dedikodudan rahatsızlık duyacaklarına haz almaya başlıyorlar.
Peki, gıybetin tedavisi için neler yapılabilir?
Gıybetin tedavisi için kişinin iman, ilim, ihlâs, takva, sabır, şefkat ve adalet gibi değerleri içselleştirmesi ve yaşamını bu doğrultuda sürdürmesi şarttır.
BİR SÖZ
“Duydum ki gıybetimi yapmışsın, yüzüme söylemekten kaçmışsın benim gibi bir acizden korkmuş Allah’tan korkmamışsın.” (Mevlana)
Fatma Tuncer / Milli Gazete