14 Haziran 2025 - Cumartesi
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Toplum & Yaşam

Gelecekte İnsan

Yaşadığımız zaman diliminde bizimde bazen yaşadığımız bu belki de kendine yabancılaşma diyeceğimiz sürecin gelecekte daha da artarak devam edeceği öngörülmektedir. Bunu bir şekilde engellememiz de mümkün gözükmüyor. Alınacak tedbirlerin de bireysel tercihlerden öteye gidemeyeceğini düşünüyorum. Bu durumda geleceği en azından psikolojik açıdan sağlıklı karşılayabilmek için neler yapılabilir? 

Yazar: Venhar Haber
26 Şubat 2021
Kategori: Toplum & Yaşam
0 0
0
Gelecekte İnsan
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Kimi temel kavramlar günlük yaşamımızın içine o kadar çok girerler ki, kavram bilincimizde herhangi bir yer etmezler. Biz hiçbir zaman bu kavramlar üzerine düşünmeyiz. Bu kavramları bir değişim veya güçlüklerin yaşandığı dönemler geçirirken farkına varırız. Bu kavramlardan en önemlilerinden biri benlik kavramıdır. Hayatımızın birçok döneminde bu kavramı şekillendiren ögeler bulunmaktadır. Bunu bize psikolojik açıdan en güzel şekilde Eric Homburger Erikson  ‘İnsanın Sekiz Çağı’ adlı kitabında anlatmaktadır. Erikson, söz konusu kitabında kendinden önceki psikologların pek dikkat çekmediği bir konuya, kişinin psikolojisini etkileyen unsurlara  ‘çevre’ye odaklanmıştır. Erikson’dan önce daha çok kişiyi dürtülerin ve çocukluk çağındaki –özelikle 0-6 yaş- yaşantıların şekillendirdiği üzerinde durulurken Erikson konuyu bir başka açıdan değinerek bir farklılık ortaya koymuştur.  Çevre bu manada kişilik oluşumu ve bir bilinç seviyesi ortaya çıkartmakta çok önemli bir işleve sahiptir. Bilinç kelimesi aslında bir çevre olmadan oluşabilecek bir kavram değildir. Kelimenin Latince kökü olan con-sciere ‘başka biriyle birlikte bilgi sahibi olmak’ demektir. Kanaatimce bu analiz, bilincin ortaya çıkmasında toplu yaşamın önemini bize göstermektedir.

Türkiye coğrafyasına baktığımızda genel olarak Tanzimat dönemine kadar cemaat tipi toplumun olduğunu, cemaatin toplumla beraber kişinin bilincini oluşturmada önemli bir işleve sahip olduğunu görmekteyiz. Daha sonra cemaat tipi toplumun yerini cemiyet tipi topluma bıraktı. Bununla beraber toplumsal ve kişisel bir değişim dönemi yaşandı. Bu değişim neticesinde kişinin bilinci de değişmekteydi. Batı bunun olumsuz etkilerini toplumsal bir çözülme olarak gördü. Bu durumu toplumsal kuralları daha net kurarak bir ölçüde aşmış gözükmektedir.  Fakat bu değişim Türkiye’de Batı’daki gibi hızlı olmadı. İlk başlarda devlet bu değişimi destekliyordu fakat halk bu değişime direndi. 1980 sonrası dönemde de devlet kısıtlayıcı bir rol oynayarak bu değişimi durdurmak istedi. Bu süreç içerisinde toplum ve birey bir kimlik karmaşası yaşadı. Büyük aile olarak birlikte yaşayan, bireyin görev ve sorumluklarının bu büyük aile tarafından şekillendiği bir süreçten, daha küçük ve adına çekirdek aile denilen yapıya geçişte kimlik ve kişilik bir değişime uğradı. Artık birey ön plana çıkmıştı. Bireysel tercihler, bireysel sorumluluk daha artmakla beraber cemaat içinde görece daha kuvvetli gözüken bağlar da böylece zayıflamış oldu. Bunun neticesinde geçmişi kaybeden, bağı kaybeden kişilerde ‘depresyon’ modern dönemin psikolojik rahatsızlığı olarak baş gösterdi.  Değişim neticesinde olumlu ve olumsuz bir takım gelişmeler olmakla beraber Türkiye’de bu değişim daha yavaş ve ara deneme formlarıyla gelişim gösterdi. Bu ara gelişmeler, cemiyet tipi topluma cemaatvari bir yapılanma ile geçilmesini gerekli kıldı. Bundan dolayı Türkiye toplumu bu geçiş dönemi negatifliğini Batı’ya göre daha geç deneyimledi. Bu geçiş dönemi tam olarak gerçekleşemeden yepyeni bir döneme doğru daha hızlı bir geçiş yaşanmaya başladı. Yaşadığımız dönem açısından bakıldığında cemaat ve cemiyet tipi toplumdan ziyade elektronik veya sanal bir toplum tipine doğru yol aldığımızı görmekteyiz.  Bu yeniçağ denilebilecek duruma geçiş diğer toplumsal gelişmelerden daha hızlı olduğu kanaatindeyim. Onun için bu yeni duruma çok da adapte olabildiğimizi özellikle 2000 yılı öncesi doğanlar için zor olduğunu söyleyebilirim. Peki, bu yeni dönem ve gelecekte daha da teknolojik olacağı düşünülen çağda ‘insan’ nasıl bir psikoloji ile karşılaşabilir sorusunun cevabı ne olmalı?

Bir çok fütürist psikoloğa göre gelecekte insanı bekleyen en önemli sorun olarak ‘yalnızlık’ öngörülmektedir. Aslında bu çok da göz önünde olan bir durumdur. Çocukların büyük bir kısmı insan sesini televizyon, sinema aracılığıyla işitiyor. Bu harika elektronik aletlerin büyüsü sayesinde son iki üç kuşak gerçek yaşantıların yerine elektronik sinyallerini tercih eder oldu. Elektronik iletişim cihazlarını dinleyen biri için konuşmak söz konusu olmaz. Oysa ki elektronik bir oyundan daha çok gerçek bir oyun çocuğun iç dünyası için çok önemli bir etkinliktir. Jungçu psikanalist Marie-Louise von Franz’a göre oyun, öykü ve masallar çocukların en karanlık korkularını ve kuşkularını açığa çıkartarak bunların konuşulmasına yardımcı olur. Tabi bunun için mutlaka etkileşeme geçebileceği bir diğer insana ihtiyaç duymaktadır. Bu manada insanın sosyal bir canlı olduğuna değinmek ve bir ötekine ihtiyacından bahsetmek yerinde olacaktır.

Bir ötekine duyulan ihtiyaç ile ilgili olarak ortaya atılan teorilerin özünde Bağlanma Kuramı yatmaktadır. Bağlanma kuramının kurucusu John Bowlby, hem psikiyatrist, hem psikanalist hem de psikolog olma özelliğini taşıyordu. Bowlby çalışmayı yaptığı zamanlarda mevcut bilimsel paradigma ve psikanaliz geleneği O’nun çalışmalarını pek değerli bulmadı. Bir bakıma psikoloji camiasından dışlanmasına neden oldu. Bowlby en önemli çalışmalarını evsiz çocukların bulunduğu yetimhaneler, hastaneler ve çocuk bakım evlerinde kalan çocukların ruh sağlığı üzerine yapmıştır. Bu arada güvenilir ve sevgi dolu yakın ilişkilerin çocuğun duygusal dünyasında ve sosyal etkileşiminde son derece önemli olduğunu da gözlemlemiştir. Bowlby bu gözlemlerini: “Deneysel gözlemlerden yola çıkarak “küçük çocuğun annesinin sevgisine ve varlığına duyduğu açlığın, yiyecek açlığı kadar büyük ” olduğunu ileri sürdü. Yani Bowlby için bir ötekinin varlığı ki bu genellikle anne olarak görülür çocuğun fiziksel gelişimine katkısından belki de daha çok onun manevi dünyasını da doyurmasına da katkı sağladığı şeklindeydi. Bowlby bu gelişim ve uyum sağlama sürecinde bebeğin belli bir kişiyi değil de annelik yapan bir figüre, bir kişiye bağlanması gerektiğini ileri sürer. Zaten çocuğun bağlanması da ona bakacak, şefkat ve ilgi göstererek koruyacak, onunla her türlü sosyal ilişki içerisinde olacak kişiye yönelik olmaktadır. Yeni doğanın bu dönemde sosyal gereksinimini karşılamak için başvuracağı kişi kendisiyle ilgilenen kişiden ibarettir ki, bu kişi genellikle anne olmaktadır. Anne, çocuğun bağlanma gereksinimini tatmin ettiği bir “öteki” olarak da adlandırılabilir. İlk yıllarda anne ile kurulan bu bağ, çocuğun kişiliğinin önemli bir kısmını oluşturmakta ve bu özellikler hayat boyu değişime karşı bir direnç göstermektedir.

Bu çalışmalar bize göstermektedir ki, sanal bir dünyada olan ötekiler hiçbir zaman gerçek dünyada iletişime geçtiğimiz ötekilerden psikolojik açıdan aynı etkiyi yaratmaz. Dilsel gelişimden, psikolojik gelişime kadar pek çok gelişimimize katkıda bulunan bir ötekinin varlığını hiçbir elektronik çevre bize yeteri kadar veremeyecektir. Bir çok şeyin sanal dünyada bulanabildiği ve bunun giderek de artan şekilde devam etmesi çevre faktörünün gelecekte bambaşka bir çerçevede değerlendirileceğini bize göstermektedir. Giyim, yemek, market gibi doğal ihtiyaçların bile artık bir başkası ile etkileşim olmadan bir yapay zeka ile halledildiği bugünlerde bile insanın bir öteki ile etkileşime girmediğini görmekteyiz. Oysa insan bir iletişim kurduğu zaman var olmasını gerçekleştirebilir. Alış veriş yaparken konuşmak, pazarlık yapmak bir malın el değiştirmesi anlamından daha çok şey barındırır.

Aynı şey çocuğun bir televizyon veya bilgisayar başında geçirdiği vakit için de söz konusu olabilir. Çocukları toptan bu gibi şeylerden uzak tutmak biraz sıkıntılı bir durum olabilir. Çünkü dışarıda arkadaşları bu konuda konuşurlarken çocuğun bu konunu dışında kalması negatif bir etkilenmeye sebebiyet verebilir. Ama bu konunun abartılması durumunda daha çok negatiflikler ortaya çıkacaktır. Çünkü böyle bir etkileşim bir kısır döngüye yol açar. Uzun süre televizyon veya internete maruz kalan kişi kendi imgelerini yaratma yeteneğini azaltır. Hayal gücünü öldürür. Elinin altında sosyal medya, oyun ve televizyon olan birinin canın sıkılması gibi bir durumla baş başa kalamaz. Can sıkıntısı ile kendi üzerinde düşünme, hayata dair bir düşünme aktive olurken, canı sıkılmayan birinin bu insani yetenekleri körelmeye başlar. Bir şey yapamayan çocuk bir şey uydurmak zorunda kalacak ve kendini oyalayacak bir şeyler bulacaktır. Yeni masallar uydurmak, yeni arkadaşlar bulmak, özelde düş gücünü kullanmak zorunda kalacaktır. Ama bunu televizyon ve sosyal medya hazır vermektedir. Böyle bir hazır halde verilme, kişinin iç dünyasına dönmesine, kendiyle konuşma fırsatından yoksun bırakır. Ve bu birey için en ağır psikolojik darbelerden biridir. Kişi kendi iç sesini dinlemekten ziyade sosyal medya, televizyon vb.lerinin curcunalı dünyasına kulak verir.

Yaşadığımız zaman diliminde bizimde bazen yaşadığımız bu belki de kendine yabancılaşma diyeceğimiz sürecin gelecekte daha da artarak devam edeceği öngörülmektedir. Bunu bir şekilde engellememiz de mümkün gözükmüyor. Alınacak tedbirlerin de bireysel tercihlerden öteye gidemeyeceğini düşünüyorum. Bu durumda geleceği en azından psikolojik açıdan sağlıklı karşılayabilmek için neler yapılabilir? Bunun için ilk yapılması gereken şeyin yukarıda bahsettiğim bir ötekinin bireysel varlığı ve arkasından gelen çevreye önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gelecekteki bir dünyada insan olmanın en önemli unsurlarından biri olan bir ötekisi olmadan onunla bir bağ kurmadan yaşanılamayacağı gerçeğini unutmamak gerekir. Bunun için mümkün olduğunda kaliteli sosyal ortamlarda bulunmak veya bunları oluşturmak gerekmektedir. Bunun için de sağlıklı işleyen, birbirini anlayan, dinleyen ve içlerinde bir denetleme mekanizması oluşturabilen gruplar, cemaatler oluşturmak yakın çağda bizi bekleyen yalnızlık tehlikesine karşı bir koruyucu işlev olabilir. Belki bir sonraki yazımızda nasıl sağlıklı bir grup, cemaat oluşturulabilir onu sizlerle tartışmaya açabiliriz.

Nida Dergisi / Cenk Ağ

Etiketler: Cenk Ağ

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

'Makul Olmak' Kazandırır

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta
    13 Haziran 2025
  • Bâtılın Bitmeyen Konsilleri
    8 Haziran 2025
  • Kurban Bayramımız Mübarek Olsun!
    6 Haziran 2025
  • Arafat’ta Dua Yasaklanabilir mi?
    5 Haziran 2025
  • Resmi Söylem, İktidar ve Gazze Eylemlerinin Normu
    5 Haziran 2025
  • Kürtlerin Kemalist Tapınmaya Bir İtirazı Olacak mı?
    4 Haziran 2025
  • M. Bozacıoğlu: Gelmek; Gitmemek Üzere!
    2 Haziran 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

13 Haziran 2025
Bâtılın Bitmeyen Konsilleri

Bâtılın Bitmeyen Konsilleri

8 Haziran 2025
İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

6 Haziran 2025
Kurban Bayramımız Mübarek Olsun!

Kurban Bayramımız Mübarek Olsun!

6 Haziran 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist