اِنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَاِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ اُجُورَكُمْ وَلَا يَسْپَلْكُمْ اَمْوَالَكُمْ
Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder kötülükten sakınırsanız, Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden bütün mallarınızı harcamanızı da istemez. (Muhammed/36)
İçinde yaşadığımız çağ kuşkusuz niceliğin niteliğe üstün olduğu zamanlardır. İyi ve kötünün, hayırlı ve hayırsızın rakamlarla ifade edildiği bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlar merhametleriyle, zihni performanslarıyla, salih amelleriyle bir değer taşımadığı ancak görünür olan, maddi olan şeylerle bir değer taşıdığı dönemlerdeyiz. Bu sadece bizim içinde yaşadığımız döneme has olmasa gerek. Zira tarih boyunca ayetler hep bu gerçekliği insan oğluna hatırlatmıştır. Çoklukla övünmenin insanı oyaladığı gerçeği Kur’an’ın indiği toplumda da vardı. Bankada ne kadar paranız var, hangi model arabalara biniyorsunuz, yazlığınız, kışlığınız var mı ve hangi semtte kaç paralık bir evde oturuyosunuz soruları insanların neyin peşinde koştuklarını gösteren önemli göstergeler olmaktadır. İnsanı insan kılan şeyin maddi, görünür olan şeyler olmadığı gerçeği ise hep atlanmıştır.
Allah, kitabında insanların nicelikten çok nitelikle ilgilenmeleri gerektiğini hatırlatmaktadır. Asıl niteliğin Allah’a kulluk etmek olduğunu ki bunun içinde merhametli olmak, kazancından ihtiyaç sahipleri için infak etmek, anne ve babaya saygılı olmak, akrabayı koruyup kollamak, şahitliği kendi aleyhine dahi olsa dosdoğru yapmak, emanete sahip çıkmak, emaneti ehline teslim etmek gibi daha nice güzel şeyleri bilfiil yapmaktan geçer. İşte bu yapılanlar ancak Allah’ı hoşnut eden şeyler olur ki o zaman iman etmiş ve sakınılmış olur. Zira Allah insanların mallarının tamamını da istemez. Çünkü istemiş olsaydı bu insana zor gelecekti. Allah ihtiyaçtan arta kalandan istemektedir. Eğer ki insan vahyin penceresinden dünyayı görebilseydi asıl yatırımını ahiret yurdu için yapar ve dünyanın aldatıcı rengine kanmazdı. Allah’ın vereceği mükafaatı herşeyin üstünde tutar ve yalnızca onu arzulardı.
En nihayetinde dönüş Allah’a olacağından vahyin dünya hayatına dair uyarısını ciddiye almak zorunluluğumuz vardır. Ellerimizle takdim edeceğimiz şey elbette salih amellerden ibaret olacaktır. Aksi takdirde bu dünyada niceliğe değer vererek uğruna hayatımızı harcadığımız her şey; ev, araba, iş, kadın, çocuk vs. ahiret yurdunda bizden kaybolup gidecektir. Hatta kaybolmaktan da öte azabımızı artıran bir faktöre dahi dönüşebilecektir. Unutmayalım ki bu dünya hayatı aldanış olan bir metadır ve ahiret yurdu daha sürekli ve ebedi olandır.