اِعْلَمُٓوا اَنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَز۪ينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِۜ كَمَثَلِ غَيْثٍ اَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَه۪يجُ فَتَرٰيهُ مُصْفَراًّ ثُمَّ يَكُونُ حُطَاماًۜ وَفِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ شَد۪يدٌۙ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانٌۜ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ
﴿٢٠﴾
Bilin ki dünya hayatı, bir oyun, bir eğlence, bir gösteriş, aranızda bir övünme, mal ve evlâtta bir çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki bitirdikleri çiftçileri imrendirir, sonra kurumaya yüz tutar, bir de bakarsın ki sararmıştır, ardından da çerçöp haline gelmiştir. Âhirette ise ya çetin bir azap yahut Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu vardır. Dünya hayatı sadece aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir. (57/20)
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığımızı ama ruhumuzu teslim ettikten sonra ise hiç yaşamamış gibi öldüğümüz bir hayatı yaşarken o kadar sert ve gereksiz kavgalar içindeyiz ki. Kazancımızla insanlar arasında beşeri mertebelere yükseliyoruz. İnsanın kendine, dinine, hayata yabancılaşmasının bariz örneğini sunuyoruz. Toplumun dayattığı bir put var statü putu diyebiliriz buna. Bu put herkesçe kabullenilmiş ancak hiç kimse tarafından benimsenmemiş bir put. Kureyş’in ileri gelenleri nasıl kibrinden taviz verip alametleri ortada olan bir İslam’ı yüreğine yerleştirememişse bizim toplumumuz da ön kabullerinden, cahiliyesinden taviz verip Kur’an’ı iyice özümseyememiştir. Bu sonuca varmamızın sebebi ise tabandan tavana toplumca insanları muhatap alma kıstaslarımızdır. İslam’ın temelde yayılma güçlenme ve benimsenmesini sağlayan statü putunu kıran bakışını merkeze koymasıdır.
İslam zayıflardan başlayıp tüm dünyayı etkisi altına almıştı. Esasen zayıflık dediğimize de bakmayın asıl zayıflık, insanın beşeri ölçülerle toplumu, insanı, kefelere koyup ona göre bu çemberin içinden çıkamamasıdır. Oysa günümüz toplumunda sözünüzü dinletebilmek için paraya, iktidara, şöhrete vs sahip olmanız gerekir. Ekonomik güçlülüğünüz sizi toplumun imamı yapmak için yeterli olacaktır. Liyakat ise gündelik çay veya kahve fasılları arasında ya da entelektüel muhabbetlerin arasına sıkıştırılmış ütopik hayalden ibaret. Çünkü parası olan günümüzde liyakati de satın alabilir. Her konuda konuşur yargıya varır.
Bir topluluğa girdiğimizde öncelikli gösterişe ve paraya sahip olan kişiyi ilk muhatap alıp yargılarımızı toplumsal kodların kulağımıza fısıldadıklarıyla veriyorsak bizde bir sıkıntı mutlaka vardır. Bu da temelde ona bu hakkı verip liyakat sahibi olan güçsüzleri ötekileştiren bizlerin sorunudur. Nasreddin hocanın ye kürküm ye dediği kadar vardır bu toplum. Eğer ahirete Rabbimizin görmemizi istediği gözlerle bakmış olsaydık oyuna eğlenceye bu kadar kendimizi kaptırmazdık.
Biz ambalaj toplumuyuz. Maalesef ki önce kendi heybemizi boşaltıp sokakta nasıl davrandığımıza bakmalı, küfrün destekçisi olanlara karşı put kıran Müslümanlar olmalıyız ki şahitlik bunu gerektirir. Zira hesap verme korkusu, ahiret inancı, salih amel biriktirmek başka türlü anlam kazanmayacaktır. Kendimizi küçük görüp haram işleyene bu haramdır diyemezsek vay halimize. Yüce olan Allah’tır herkesin hükmünü de o verecektir. Toplumun tepesinde olanlar ya da imamlığa soyunanlar onun katında torpilli değildir.