بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِسْتَج۪يبُوا لِرَبِّكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَأْتِيَ يَوْمٌ لَا مَرَدَّ لَهُ مِنَ اللّٰهِۜ مَا لَكُمْ مِنْ مَلْجَاٍ يَوْمَئِذٍ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَك۪يرٍ
Allah’ın bir daha geri çevirmeyeceği o dehşetli gün gelip çatmadan Rabbinizin çağrısına uyun. Yoksa o gün ne sığınacak bir yeriniz olur, ne de kendinizi gizlemeye ve günahlarınızı inkâr etmeye bir yol.(42/47)
Dünya Ahiret İçin Köprüden Önceki Son Çıkış
İnsanlar hayatlarında kâr ve zarar hesabı yaparlar. Malumdur ki insan hemen kazanmak ister. Yani çalıştığı şeyin karşılığını hemen almak ister. Ahiret kazancı, karşılığı hemen olabilen kazançlardan değildir. Hatta modern insana göre ise riskli bir yatırım olarak da değerlendirilebilir. Malum ahiret var mıdır, yok mudur bu konuda modern insanın kafası henüz netleşmemiştir. Peki, riskli de olsa Allah’ın geri çevirmeyeceği o dehşetli günden korunmak için hangi çağrıya uyacak insan? Yani en fazla kendi kötülüğüne neyi risk edebilir diye sorduğumuzda aslında kendisi için hayır olandan başka bir şey çıkmaz karşımıza.
Allah’ın uymaya çağırdığı şeyi kısaca özetleyecek olursak Allah’tan başkasına kulluk etmemesi yani önüne gelen herkese haklı bir neden olmaksızın boyun eğmemesi. Adaletli olması ve adaleti tesis etme gayretinde olması. Yani ne zulmetmesi ne de zulme rıza göstermesi. İnfak etmesi ve böylelikle malını temizlemiş olması. Kazandığı şeylerden Allah rızası için yoksuna, yolda kalmışa ve yoksula harcaması. Bu sosyal adaletin tesisi için de oldukça önemli bir iştir. Yine devamla sıralayacak olursak; merhametli olması, affedici olması, salih ameller peşinde koşuyor olması, iyiliği emreden ve kötülükten sakındırıyor olması vs. liste uzayıp gider. Bu sayılanların hiçbiri insan onurunu ve şerefini aşağıya çekecek şeyler değildir. Aksine insan şerefi ve onurunu yüceltecek şeylerdendir. Velev ki modern insana göre ahiret yurdu olmasa bile insanlığı bu amelleri işlemekle onur kazanacaktır.
Bu çağrının tam aksinde ne var kısaca onları da özetleyecek olursak; haksız yere adam öldürmek, insanlar arasında bozgunculuk yapmak, hakkaniyetle kazancı bir kenara bırakarak haksızlıkla kazanç elde etmek, bencil olmak, anne baba ve yakınlara kaba ve katı davranmak, yetim hakkı yemek vs. Peki bütün bunları her hangi bir insan yaparsa ne kazanır? Elbette onursuz bir yaşam, zalim olarak anılacak bir hayat kazanır.
Şimdi Allah’ın çağrısına tekrar dönelim. Bizi, bizim hayrımıza olan bir şeye çağırıyor. Bu öyle bir hayırdır ki bizi hem bu dünyada şerefli kılacak bir hayat hem de ahirette sonsuz bir mükafatla ödüllendirilecek bir hayat. Aklını kullanan her insan için bu muheşem bir çağrıdır. Diğer aksi olan hayat ise hem bu dünyada aşağılanma hem de ahiret için ateşe koşmak demektir. Öyleyse şunu kabul edelim ki bu dünya ahiret için köprüden önceki son çıkış. Ya Allah’ın arzu ettiği güzel ameller peşinde koşup Allah’ın bizden razı olacağı bir kul olarak ölüp gideceğiz ya da günahı kendisini kuşatmış, kendisiyle birlikte ehlini ve yaşadığı dünyayı günaha sürüklemiş, yaptığı tüm amelleri boşa gitmiş müflis bir tüccar gibi olacağız.
Henüz nefes alıp veriyorken geç sayılmaz. Bu ayete dikkat edelim ve ölüme her an hazır salih/saliha bir kul olarak yaşama gayretinde olalım.