Önce defonun tanımıyla başlayalım…
Defo, kusurlu, özürlü, bozuk anlamlarına gelmektedir. Genelde bir ürün veya eşya üzerinde kullanılır. Ürünün defolusu olduğu gibi, düşüncelerin de defolusu vardır. Satıcılar, belli dönemlerde defolu ürünlerini ya daha ucuza satarak ya süsleyip alıcıya sunarlar. “Bu defolu” deyip satmak uygun olurken, süsleyip satmak ise hileli bir alışveriş olmaktadır. Alan açısından bakıldığında ise, ürün ucuz, idare eder zihniyetiyle almaktadır. Yani günü kurtarmak. Kısa bir zaman sonra defodan kaynaklanan arızalar ortaya çıktığında ise kendini değil, satıcıyı suçlamaya başlıyor. Satıcı ise başka bir zaman diliminde başka bir teknikle yine alıcının karşısına çıkarak ürününü yine satıyor.
Defolu ürünler olduğu gibi defolu düşünceler de vardır. İnsanlık tarihi gerçek ile gerçek olmayan düşüncelerin mücadelesine sahne olmuştur. Yaradan Rabbimiz, yarattıklarını gerçek olmayanlardan korumak için de vahyi göndermiş, uyarmış ve müjdelemiştir. Yaşadığımız zaman diliminde epeyce fazla defolu düşüncelere rastlıyoruz. İnsanoğlunun karşısına şeytani aldatmalarla çıkıyor. Para, şöhret, ekonomik kalkınma ve lüks hayat. Hiçbir söyleminde ahlaki anlayışları göremiyoruz, göremeyeceğiz de.
Günlük hayatımıza baktığımızda ise bilgi sahibi, lider, önder denilen şahsiyetler pınar gibi oluklarından defolu düşüncelerini insanoğluna satıyor. Biri çıkıyor diyalog çalışmaları ile vahyin temel dinamiklerine dinamit koyarak mücadele ruhunu kırıyor, bir başkası daha önce dinsizlik diye beyan ettikleri laikliği tek çıkar yol göstererek zihinleri bulandırıyor hatta bir başkası daha ileri giderek mega laik olmaktan mutluluk duyduğunu ilan ediyordu. Bakıyorsunuz günlük hayatı kolaylaştırmak adına biraz çekinceli olanları faize, finans kurumlarına yönlendirenlerin daha sonra hata yaptığını ilan etmesi. Bugün kötü dediğine dün “öyle bir alim yetiştirin de elinizi öpeyim” diyen zatı muhteremler dün mü yanılmıştı, bugün mü? Mantar biter gibi bir başkası ise İslam’ın hassas düşüncelerinde zina meselesine “iki kişi rıza üzere birlikte olursa zina olmaz” diyerek neslin ahlakına dinamit koyuyor.
Bu defolu düşünce ve fikirler dün olduğu gibi bugün de olacak, yarın da olacak. Sorumluluk alıcı olanlar da. Neyi alıp almayacağına kendi karar verecek. Nasıl olacak dersek, insanı sırat-ı mustakîme götürecek Allah’ın Kitabına (vahye) sımsıkı sarılarak. Vahye sarılındığında ise kulunun basireti artacak ve isabetli karar verecektir.
Sağlam kulp, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak, gündem -matik zihniyetlerden uzak, basiret ile düşüncelere bağlanmak .Yalnızca Allah’ı razı edebilmek ümidiyle….