1 / 19
Anne-babaların büyük endişelerinden biri de gözü gibi koruduğu, ihtimamla büyüttüğü çocuklarını, dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruyabilmektir. Çocuk istismarının gittikçe arttığı, sosyal medya ve iletişim teknolojilerinin gelişimi nedeniyle mahremiyet alanımızın saldırıya uğradığı modern dünyada ailelerin bu tür korkuları daha da perçinlenmektedir. Çocuklar art niyetli bakışlardan ve tavırlardan nasıl korunabilir?
2 / 19
Timaş Yayınlarından Çıkan “Mahremiyet Eğitimi” kitabında Adem Güneş, birçok eğitimcinin ve ailenin kafasını meşgul eden bu soruya doyurucu cevaplar veriyor ve takip edilmesi gereken bir yol haritası çiziyor. Adem Güneş’e göre aileler, ilerde karşılaşabilecekleri art niyetli yetişkinlerden kendilerini koruyabilmeleri için çocuklarına küçük yaşlardan itibaren mahremiyet bilinci kazandırmaları gerekir.
3 / 19
Güneş’e göre çocuklara mahremiyet bilincini kazandırmanın yolu kendilik bilincini güçlendirmek ve öz saygısının gelişmesine yardım etmekle başlar. Bu sebeple mahremiyet eğitimi bir nezaket eğitimidir. Tam aksi yöndeki davranışlar, yani korkutmak, ürkütmek veya utandırmak işe yaramadığı gibi çocukları art niyetli yetişkinler karşında daha da korumasız hale sokar.
4 / 19
Kitap mahremiyet eğitiminin ayrıntılarına geçmeden önce modern eğitimdeki başat bir kabule ciddi eleştiriler getiriyor: “Bir kısım eğitimciler, çocuklara okullarda topluca pratik cinsel eğitim verilirse, onların kendilerini muhtemel bir tacizden koruyabileceklerini düşünüyor. Hâlbuki uygulamalara bakıldığında, “topluca” verilen cinsel eğitim sonrasında çocukların cinsel konulara daha fazla merak duydukları, kendi aralarında cinsel içerikli iletişimleri başlattıkları, internet sitelerinde sıklıkla cinsel içerikli aramalar yaptıkları gözlemlenmektedir. Ayrıca çocukların tacize en çok maruz kaldıkları dönemin 7 yaş öncesi olduğu da düşünülürse, “salt” cinsel eğitimin onları tacizden koruyacağı düşüncesi yetersiz kalır.”
5 / 19
Kitaba göre cinsel eğitimin bireysel farklılıklar gözetilmeden sınıfta topluca yapılması en sakıncalı yönlerinden biri. Topluca verilen cinsel eğitimin diğer bir olumsuz yanı da çocuklardaki utanma duygusunu zedelemesidir. Cinsellikle ilgili bilgileri aktararak çocukların bilinçlendirilemeyeceğini vurgulayan yazar, aile ve eğitimcilerin cinsel eğitim yerine mahremiyet eğitimini önemsemeleri gerektiğini söylüyor. Ve cinsel eğitim ile mahremiyet eğitimi arasındaki farkları şu şekilde sıralıyor:
6 / 19
1. Cinsel eğitim, bir grup çocuğa topluca verilir. Bu durumun (yukarıda da izah edildiği gibi) çocuklarda duygusal karmaşaya yol açma riski vardır. Hâlbuki “mahremiyet
eğitimi” kişiye özeldir. Her çocuk ayrı ayrı eğitilir. Çocuğu eğitecek olan şahıs ise öncelikli olarak çocuğun birinci derecede yakınlarından biridir.
7 / 19
2. Cinsel Eğitim’in kısıtlı bir zaman diliminde ve en fazla birkaç oturumda tamamlanması planlanır. Günlerce sürmez… Hâlbuki, Mahremiyet Eğitimi, 3-4 yaşından itibaren başlar, ince ince dokunarak ve parçalar birleştirilerek yıllar süren bir eğitime dönüşür. Bütünü oluşturan parçaların her biri belki cinsellik içermez, ancak parçalar birleştikçe aynı zamanda çocukta bir cinsel kimlik de oluşur.
8 / 19
3. Cinsel Eğitim, çocuğun “kendini başkalarından koruması” ve olası “cinsel problemlerin önlenmesi” amacına yöneliktir. Cinsel Eğitim’de cinselliğin bir tabu olmaktan çıkarılması, rahatça konuşulabilir hale gelmesi hedeflenir. Cinsel konuların rahatlıkla konuşulabilmesi, çocuğun kendini daha rahat savunabileceği varsayımı üzerine kurulur.
Hâlbuki Mahremiyet Eğitimi çocuğun “sadece” kendini koruması amacını değil, aynı zamanda kendisinin de başkalarına zarar vermemek üzere duygularını yönetebilmesi becerisini içerir. Mahremiyet Eğitimi, cinselliğin özel yaşamın bir parçası olduğunu öngördüğü için, çocukta sadece gerektiğinde cinsel konularda konuşmayı bir yetenek haline getirmeyi amaçlar.
9 / 19
4. Cinsel Eğitim’de her çocuğun özel problemine tek tek çözüm üretilemez. Aktarılan genel bilgiden yola çıkılarak çocuğun kendisiyle veya arkadaşları ile yaşadığı problemleri çözmesi beklenir. Mahremiyet Eğitimi’nde ise, çocuğun cinsellikle ilgili sorularına, baş başa bir ortamda ve sadece o çocuğa has olarak çözüm üretilir.
10 / 19
5. Cinsel Eğitim zihinsel bir eğitimdir. Çocuğa bilgi aktarılır ve aktarılan bilgilerle kendi yaşamında neler yapması gerektiği izah edilir. Mahremiyet Eğitimi hem zihinsel bir eğitim, hem de duyuların eğitimidir. Süreç içinde kimi zaman cinsel bilgiler aktarıldığı gibi, kimi zaman çocuğun duygu dünyasında karşılaştığı sorunlarla nasıl baş edebileceğine rehberlik edilir.
11 / 19
6. Mahremiyet Eğitimi’nde utanma ve mahcubiyet duyguları önemsenir, bu duyguların zarara uğramaması için çaba sarf edilir.
12 / 19
Kitaptan öğrendiğimize göre “Mahremiyet Eğitimi” sadece cinsel konuları
içeren bir eğitim değil, aynı zamanda çocuğun bütün duygu dünyasını yönetebilmesi eğitimidir. “Çocuk Mahremiyet Eğitimi sayesinde duygularını ‘anlamlandırabilir’ ve anlamlandırabildiği duyguları yönetme becerisi elde edebilir.
13 / 19
Bir sonraki adımda yazar mahremiyet eğitiminin nasıl verileceğine dair ailelere tavsiyelerde bulunuyor. Adım adım açıklanan bu yöntemler çocuğun doğumundan başlayıp ergenlik ve gençlik dönemine kadar uygulanması gereken yöntemleri içeriyor. Bunlardan bazıları şöyle:
14 / 19
“Bedenim bana aittir” bilinci
Bebekliğinden itibaren kendini rahatlıkla yetişkinlerin eline bırakan çocuğun, ilerleyen yıllarda kendi bedeninin farkına varması ve çevresindeki yetişkinlerden ayrı bir birey olduğunu hissetmesi gerekir. Bedeninin kendisine ait olduğu bilincini kazanamamış, vücudu üzerinde başkalarının tasarrufu olduğunu düşünen çocuk, rahatlıkla zarara uğratılabilir çünkü. Anne babalar çocukları 4 yaşına yaklaşırken, çocuğa vücudunun kendisine ait olduğu bilincini vermelidir.
15 / 19
“İzin verirsem dokunabilirsin” bilinci
“İzin verirsem dokunabilirsin” farkındalığı, “bedenim bana aittir” bilinciyle birlikte verilmelidir. Çünkü çocuğun, kendi bedeni üzerindeki hâkimiyetini öğrenmesi yetmez. Aynı zamanda bu beden üzerinde söz hakkı olduğunu da bilmelidir. Anne-baba, bu açıdan bakıldığında, çocuklarını “hoyratça” kullanmaktan mutlaka kaçınmalıdır.
Her ne kadar çocuk, anne-babanın bir parçası olsa da ayrı bir bireydir, farklı bir yaşam sürecine hazırlanır. Ebeveynler, çocuklarının auralarının oluştuğu 4-5 yaşından sonra onları öperken, “Seni öpebilir miyim?” diye müsaade istemelidir. Bu davranış, “bedenim bana aittir”
bilincinin oluşmasında oldukça etkilidir.
16 / 19
“Dokunulması yasak olan yerlerim”
refleksi
Çocuklar 4 yaşından itibaren, vücutlarının belli bölgelerine temas edilmesinden rahatsız olmaya başlamalıdır. Özellikle genital bölgelere dokunulması, çocukta ani tepkilere neden olmalıdır. İşte bu refleksin kazanılmasına “dokunulması yasak olan yerlerim” refleksi denir.
17 / 19
“Vücudum görünmemeli” hissi
Bu, vücudun belli kısımlarının görünmesinden çocuğun rahatsızlık duyma hissi kazanmasıdır. Özellikle 4 yaşından itibaren çocuk, ev içinde veya ev dışında çırılçıplak bulunmamalı, giysilerini kendisinin giyip çıkarmasına izin verilmelidir. Böylece, kendi çıplaklığına karşı bilinçsizce bir alışkanlık kazanır ve buna bağlı olarak refleks geliştirir.
18 / 19
“Banyoda çıplak olunmamalı” bilinci
Çocuğun temel davranış refleksi kazanması ve kendi bedenine yöneltilecek tehlikelerden bir refleksle korunabilmesi için 4 yaşından sonra ebeveyn de tamamen çıplak halde çocukla aynı anda banyoda bulunmamalı ve birlikte yıkanmamalıdır.
Ayrıca çocuklar 4 yaşından itibaren banyo yaparken üzerlerinde külot bulunmalıdır. Böylece çocuklar, genital bölgelerinin görülmemesi gerektiğini pratikte uygulayarak da öğrenir. Çocuğun, özellikle 7 yaşından sonra da genital bölgelerinin her ne sebeple olursa olsun bir
başkası tarafından görülmemesi gerekir.