Her yaştan çocuğun, insan demeyi hak etmeyen bazı yaratıklar tarafından tacize uğradığı bir vakıadır. Oysa dünyanın bütün çocukları eş değerde masum, değerli, şerefli ve mübarektir. Sevgi ve umudun konusu, toplumların geleceği demek olan çocukların böyle aşağılık saldırılara maruz kalmasının hiçbir izahı yoktur.
Lakin taciz sadece ‘taciz’den ibaret değildir, başka biçimleri de vardır. Beş yaşındaki bir çocuğa kuduz bir herifin saldırısı taciz ise, on beş yaşındakine yapılan bir saldırı da tacizdir. Şu var ki, on beş yaşındaki bir çocuğa ‘cinsel istismar’a maruz kaldı dememiz için illa ona fiili saldırıda bulunulması gerekmemektedir.
On beş yaşında bir kız çocuğunu ‘best of model’ adında bir kepazeliğe ayartarak, neredeyse anadan üryan soyup, hergele boyutundaki üç beş utanmaz herifin önünde durdurup, gözlerini o on beş yaşındaki kız çocuğunun çıplak bedeni üzerinde gezdirmelerine izin vermek bir taciz değil midir? Bu edepsizliğin ‘taciz’ kelimesiyle anlatılandan geri kalır tarafı neresidir? Bu ülke Cumhuriyet devrimleriyle beraber ‘güzellik yarışması’ adı altında, metaı namus olan bit pazarlarıyla tanıştırılmıştır. Türkçede bazı ahlaksızlıkları anlatan bazı kelimeler vardır. Mesela deyyus bunlardan biridir. Karısının, kızının vb. başkalarıyla düşüp kalkmasına göz yuman erkeği anlatmak için kullanılır. Dizi filimlerle, bazı kadın programlarıyla, güzellik yarışmalarıyla vd. deyyusluk aşısı yapılmaktadır.
Televizyon haberlerinde bir taraftan bir taciz olayı oldukça öfkeli(!) bir sunumla verilirken, bir taraftan da İstanbul’da düzenlenen ve erkeklerle kızların harmanlandığı best bilmem ne yarışması oldukça olağan ve özendirici bir sunumla verilmekte, aynı yarışmada 2020 yılında birinci gelmiş, on beş yaşındaki bir kız çocuğunun haberi verilmektedir. Bu kız çocuğu neyin birincisi olmuştur?
On beş yaşında bir kız çocuğuna cinsel içerikli bir saldırı vaki olduğunda bu taciz oluyor da -ki öyledir- o yaşta -tesettürlü olmasa bile- kendisine yakışır bir kılık kıyafetle, annesinin-babasının yanında, aile ortamında bulunması, okula gitmesi gereken aynı çocuğun best of model adındaki bir ahlaksız şebekeye malzeme yapılması neden taciz olmuyor? Deyyusluk bunu emrettiği için midir? Bu kızın maruz kaldığı tacizin üstü neden ve nasıl örtülmektedir?
Terör örgütü kız çocuklarını dağa kaçırınca kötü de, kız ve kadınlarımızı ahlaksızlaştırmaya hizmet eden bir örgütün ülkenin kız çocuklarını soyarak ahlaksız, edepsiz, namussuz bir modellik yarışmasına tabi tutması neden iyidir?
Cenabı Allah’ın buyurduğu gibi, şeytan tıpkı ilk ebeveynimiz Âdem ile eşini, ayıp yerlerini birbirine göstermek için örtülerini soyup cennetten çıkarması gibi, bugün de best of model kılığında kadim misyonunu icra etmektedir. Bir kız çocuğu veya erkek çocuğu derslerinde, bilgide, âr ve ahlakta, nezakette, hünerde akranlarıyla yarışabilir. Ama bir insanın/çocuğun, bedeni tamamen soyularak ‘yarışma’ adı altında bir teşhirciliğe alet edilemez. Edilirse bunun adı tacizdir yani namussuzluktur.
15-16 yaşlarında kızların -hem de kendi rızaları ve ebeveynlerinin muvafakati ile- evlendirilip yuva kurmalarına köpürenlerin aynı yaştaki çocukların taciz edilmesine seslerinin çıkmaması aynı namus yitiminin bir parçasıdır.
Fatih’in İstanbul’unda düzenlenen son best of model yarışmasında genç erkekler de kızlar gibi soyundurularak, kız-erkek karışık ve köle pazarını andırır vaziyette ahlaksızlaştırma yarışmasına dahil edilmişlerdir. Yatsı namazından sonra, sabah namazından önce çocukların ebeveynin odasına girerken izin istemelerini emreden bir Din’den, kız ve erkek çocuklarımızı ebeveynlerinden kopartarak karışık vaziyette çıplaklık yarışmalarına sokan bir muasır medeniyet dinine evrilmiş bulunuyoruz. Allah’ın ezeli ve ebedi uyarısı adım adım gerçeğe dönüşmektedir: Öyle bir fitne ile karşı karşıyayız ki, sadece içimizden günahkarları kuşatmıyor, aheste aheste hepimizi yutuyor bu fitne.
- Ey Âdemoğulları! Size, hem mahrem yerlerinizi örtecek ve hem de güzel görünmenizi sağlayacak giysiler üretebilmeniz için gereken bilgi, yetenek ve hammaddeyi bahşettik. Öyleyse, küfür ve zulüm sistemlerinin en belirgin alâmeti ve temel dayanağı olan, toplumda her türlü fuhşiyatın, sapık ilişkilerin ve cinsel sömürünün yaygınlaşmasına yol açan çıplaklık kültüründen uzak durun! Namus, iffet ve ahlâk gibi yüce değerleri pekiştirerek toplumsal çözülmenin ve yozlaşmanın önüne geçen, ayrıca sizi sıcaktan ve soğuktan koruyan elbiselerle daha zarif, daha güzel göründüğünüzü unutmayın! Fakat bu arada kalp ve ruh güzelliğini ihmal etmeyin! Zira en güzel elbise, kötülüklerden titizlikle kaçınarak dürüst ve erdemli bir insan olmak anlamına gelen takvâ elbisesidir.İşte bunlar, Allah’ın ayetlerindendir, o hâlde, bu mesajı insanlara ulaştırın ki, düşünüp öğüt alsınlar.27. Ey Âdemoğulları! Sakın şeytan, Âdem ve Havvâ adındaki ilk atalarınızın giysilerini üzerlerinden soyup mahrem yerlerini birbirlerine göstererek günah işlemelerine ve böylece cennetten çıkmalarına sebep olduğu gibi, sizi de kandırıp günaha sürüklemesin!Aman dikkatli olun! Zira şeytan ve dostları, sizin onları göremediğiniz bir boyuttan sizi görebilirler. Gerçek kimliklerini hissettirmeden ustalıkla aranıza sızar, hiç beklemediğiniz bir anda, akıl almaz yol ve yöntemlerle sizi aldatmaya çalışırlar. Üstelik insanlar arasında, onlarla işbirliği yapmak için can atan nice hâinler de var: Doğrusu biz şeytanları, inkârcıların en yakın müttefiki, akıl hocası ve dostu hâline getirdik.Bu yüzdendir ki:28. Kâfirler ne zaman utanç verici bir iş yapsalar, sözgelimi Kâbe’yi çırılçıplak tavaf etmeye kalksalar, “Biz atalarımızdan böyle gördük; üstelik, bunu bize emreden Allah’tır!” derler. Ey Müslüman! Çıplaklığı medeniyet, utanmazlığı medenî cesaret sayan bu şaşkınlara de ki: “Hayır! Allah, böyle utanç verici çirkinlikleri asla emretmez! Zaten edep ve haya duygusu, her insanın yaratılışında vardır. Siz, Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz? O’nun emir ve hükümleri hakkında, nasıl böyle bilip bilmeden konuşabiliyorsunuz?”Peki, gerçekte nedir Allah’ın emrettiği?29. Ey Müslüman! De ki: “Rabb’im, her türlü aşırılıktan kaçınmanızı, ölçülü ve dengeli davranarak adâleti yerine getirmenizi emretmiş ve sizden şunu istemiştir: Allah yolunda yapmanız gereken her işi, tam bir dikkat ve duyarlılık içinde yapın! Allah’ın dinine gönülden boyun eğme konumunda yani her secde makamında, yüzünüzü yani her şeyinizle kendinizi Allah’ı razı etmeye doğru, kıble yönüne doğrultun! Namaz kılarken, özellikle de ibâdetin doruk noktaya ulaştığı secdeye varırken, tüm benliğinizle Rabb’inize yönelin! Tertemiz ve samimi bir inançla Allah’a yönelerek O’na dua edin! Kulluk ve ibadetinizi yalnızca O’nun için, O’nun emrettiği şekilde yapın ve tüm içtenliğinizle O’na el açıp yalvarın! Unutmayın ki, başlangıçta nasıl sizi O yarattıysa, yine sonunda O’na dönecek tüm yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz.” Araf Suresi