Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde Müslüman öğrenciler 2019-2020 eğitim-öğretim yılına yaklaşık 250 camide “Bed-i Besmele” yani “besmele ile başlamak” töreni düzenlenerek başladı. Burası gayr-i müslim bir ülke ve Müslümanlar azınlık statüsünde. Türkiye’de de ilk ve orta dereceli okullarda yeni eğitim-öğretim yılı bugün başladı ve yaklaşık 19 milyon öğrenci ders başı yaptı. Ama besmelesiz olarak. Türkiye’de gayr-i müslimlerin oranı %1’e bile ulaşmıyor. Yani halkının %99’unun Müslüman kabul edildiği bir ülke. Peki, niye halen daha dini değerlerden ve geleneklerimizden bu kadar uzaklardayız?
Milli Eğitim müfredatı maalesef milli ve manevi değerlere bağlı bir gençlik, ahlaklı bir insan modeli yetiştirmekten çok uzaktır. Bu toplumda eğitim seviyesi yükseldiği oranda maalesef insani değerler çukurlaşmaktadır. İşte şehrin göbeğinde gündüzün ortasında insanlar bıçaklanarak öldürülüyor ama çevredekiler buna engel olmak yerine kayda almayı, seyretmeyi tercih ediyorlar. Ama bizim Güneydoğu’muzdaki bir köylüye misafir olan köy öğretmenini teröristler almaya gidince: “Ben misafirimi veremem, onun yerine beni götürün” diyen ilkokul mezunu dahi olmayan insanlarımız vardı bundan 10-15 sene önce.
Diğer taraftan sağlıklı bir nesil yetiştirmek için belki okuldan daha etkili yer aile yuvasıdır. Ama aile yapısı AB aşkına çıkarılan yıkıcı yasalarla temelden sarsılıyor. Özellikle İstanbul Sözleşmesi ve buna bağlı olarak çıkarılan yasalar aile ocağını bir yangın mahalline dönüştürmüş durumdadır.
Bu çıkmaz sokaktan bir çıkış kapısı aralamak için Şuurlu Öğretmenler Derneği Genel Başkanı Sayın Hamdi Sürücü’nün daha önce güdeme getirdiği şu tespit ve önerilere ben de aynen katılıyor ve küçük bazı değişikliklerle bir kez daha ilgililerin dikkatine sunuyorum:
1- Türk millî eğitim sistemi adı gibi millî değildir. Batı’nın değerlerine göre tanzim edilmiş Batıcı bir sistemdir. Mevcut sistem bizim değerlerimizle asla uyuşmuyor. Eğitim-öğretim sisteminde şekilde değil, muhteviyatta değişiklik yapılması gereklidir. Eğitim sistemi AB normlarından, Fulbright Komisyonu ve John Dewey Raporu’nun tesirinden kurtarılmalıdır.
2- Çocukların kalbine Allah ve peygamber sevgisi, vatan, millet sevgisi koymalıyız. Başta Hayat Bilgisi dersi olmak üzere neredeyse derslerin tamamında hayatı yaratan yüce Allah’ın (c.c.) ismi dâhi geçmemektedir. Rahmetli Erbakan Hocamız, “Eğitimde asıl mesele çocukların kalbine ne koyduğunuzdur” diyerek bunun önemini vurgulamıştır.
3- Ders kitapları baştan sona incelenerek millî ve manevi değerlerimize uygun hazırlanmalıdır. Bunun somut örnekleri ÖĞ-DER’in hazırladığı Ders Kitapları İnceleme Raporları’nda örneklerle açıklanmaktadır. Örneğin Darwin teorisinin ruh ve felsefesi ders kitaplarından arındırılmalıdır. Yaratılış inancı, evren, insan, dünya ve ahiret hayatı, helal-haram, kul hakkı gibi konular ders kitaplarında işlenmelidir.
4- Türkiye’de ideolojik bir dayatma olan karma eğitim kaldırılmalıdır. İleri ülkeler diye tanımlanan ülkelerde dâhi pedagojik ve eğitim başarısına olumsuz etkileri ve zararları tartışılan karma eğitim zorunluluğundan ya vazgeçilmeli ya da tek cinsiyete dayalı eğitim-öğretim görmek isteyenlere alternatifler sunulmalıdır.
5- Temeli Batı’yı taklide dayanan Değerler Eğitimi yerine Ahlakî ve Millî-Manevi Değerler Eğitimi olarak düzenlenmeli ve uygulanmalıdır. Öğrencilerimize Batı değerleri değil, bu milletin özünde olan değerler öğretilmelidir. Millî ve manevi değerlerimizin müfredatı ayrı hazırlanmalı ve Millî Şuur dersi olarak programa kavuşturulmalıdır.
6- Çocuklarımızı televizyonların zararlı yayınlarından korumak için önlemler alınmalı, çocuk kanallarında yayınlanan çizgi filmlerin içeriği gözden geçirilmelidir. Şiddet ve cinsellik içeren çocuk programları yayınlardan kaldırılmalıdır.
7- Öğrencileri; sigara, içki, kumar ve madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklardan korumak amacıyla ilgili kuruluşlarla iş birliği yapılarak gereken tedbirler alınmalıdır.
8- Okullardaki AB projelerinden vazgeçilmeli, yerli ve millî projeler daha çok teşvik edilmelidir.
9- Şans oyunları adı altında oynatılan tüm kumar oyunlarının zararlı olduğu okullarda anlatılmalı, gençlerin bu oyunlara ulaşmasını engelleyici tedbirler alınmalıdır.
10- Cuma günü Cuma namazı dikkate alınarak mesai saatleri bütün çalışanlar ve öğrencilerin ibadet özgürlüğüne uygun olarak düzenlenmelidir.
11- İlköğretimdeki Din Kültürü ve Ahlak dersinin adı İSLAM DİNİ olarak değiştirilmeli ve dinî eğitim ana sınıfından itibaren verilmelidir. Özellikle anaokulu ve ilkokul birinci sınıftan itibaren temel derslerin yanı sıra İslam ahlakı öncelikli olarak kazandırılmalıdır.
12- 12 Yıllık Zorunlu Eğitim kaldırılmalı ve zorunluluk 5 yıl olmalıdır.
Milli Gazete / Mustafa Kasadar