Balık tutanlar belirli alanlarda oldukça kabiliyetlidirler. Balığı ne zaman ve nerede tutacağını iyi bilirler. Bütün düzenek hazırlıklarını önceden hazırlarlar. Olta, çengel ve yem. Oltanın kaliteli olmasına dikkat ederler. Oltanın, sağlam ve ipinin uzun olmasını iyi hesap ederler. Balık avlanacakları yerin durumuna göre ipin uzun olması işlerini kolaylaştıracaktır.
Vakit gelmiştir. Balıkçı, yanına vakit geçireceği yiyeceğini de alarak yola çıkar. Tam gün zamanını ayırmıştır. Balık avlanacağı yere çok da yabancı değildir. Daha öncede avlandığından yerini ayarlamıştır. Malzemeleri çıkarır. Oltaya güzelce bir bakar, günün bereketli geçmesi dileğiyle. En güzel kancasını çıkarır. Büyük bir özen içinde ipe bağlar. Sağlam bağlanmasına çok dikkat eder. Balığın yakalandığında kaçmaması gerekir. Sıra kancaya takılacak yeme gelmiştir. Bu bölgedeki balıkların hangi yemi sevdiğini bilmektedir. Balık avcısı bugün kancaya küçük balık takmaya karar vermiştir. Hemcinsinden olsun demiştir. Suyun üzerinde her şey tamamdır.
Suyun altında ise;
Suyun altı harikadır. Dalgasız bir dip altı hâkimdir. Eğlenceler, şakalaşmalar vardır. Büyük balık toplantı var der. Balıklar büyük bir sorumluluk altında gelirler, yerlerini alırlar. Sabah dersi başlar; Birlikte hareket etmelerini, yalnız başlarına gitmemelerini, fazla uzaklara da açılmamalarını tavsiye eder. Balıklar anladıklarını belirtmek üzere başları aşağı doğru eğerek onaylarını verirler. Balıkların en küçüğü pek güzelleşmiştir. Benekleri göz kamaştırmaktadır.
Adını da “benekli” koydular.
Pulları, renkleri göz kamaştırmaktadır. Herkes el bebek gül bebek bakmaya başlamıştır. Benekliye ne kadar güzel olduğundan bahseder olmuşlardır. Biraz daha büyüyünce daha güzel olacağı mesajları her gün gider olmuştur. Benekli artık yanındaki kardeşlerinden farklı olduğu, kendine benzer kardeşleri olmadığı duygularını yoğun şekilde yaşar. Yavaştan yavaştan bulundukları yerlerin yakınına yalnız gitmeye başlar. Gider ve geri gelir. Her gittiğinde açık denizlere açılmanın keyfini yaşar. Kendine güvenmeye başlamıştır. Her gün biraz daha uzaklara doğru gitmeye başlar. Bu ayrılışlardan büyük keyif alır. Uçsuz bucaksız bir dünyada yolculuk yapmanın derin hazlarını yaşar. Gezerken diğer canlıların da kendine gıpta ile baktıklarını görür. Bundan çok mutlu olur. Gezmeden sonra ise aile yuvasına geri döner. Ailedekiler benekli balığa alıştıkları için eskisi gibi güzelliklerinden bahsetmez olmuşlar. Çevredekiler ise yeni gördüklerinden hep beneklerin güzelliğine bakarak;
– Aaa bizim benekli geliyor derler. Beneklinin bu çok hoşuna gider. Her gün bu güzellikleri duymak için yollarını değiştirir. Baba balık, yalnız başına uzaklara gitmemesini, geçici latifeli laflara aldanmaması ve kardeşlerinden ayrılmaması gerektiğini söyler. Yine başını aşağı doğru eğerek onayladığını belirtir. Ama nafile. İçi kıpır kıpırdır. Yere göğe sığmıyordur. Kendini hep farklı görüyordur. Kardeşlerine, daha uzaklara açılmanın güzelliklerini anlatır. Yine güzel bir sabah kardeşleriyle gezmeye başlar. Belli mesafeye gelince kardeşleri dönmeleri gerektiğini söyler. Benekli açılalım dese de kabul edilmez. Benekli de dönmek zorunda kalır. Tam o sırada yukarıdan aşağıya doğru güzel küçük bir balık görürler. Hepsi o tarafa bakarlar.
-Ne kadar güzelmiş derler.
İçlerinden bazı balıklar ona yaklaşmayın! derler ama Benekli yine yapacağını yapar. Söz dinlemez ve yavaş yavaş küçük balığa yaklaşır. Bunun kokusu güzel geliyor, tadına bakayım der ve ağızlarını açar. Olan olmuştur. Suyun üzerinde olta sallanır. Balıkçı sevinmiştir. Oltaya bir şey takıldığını anlar. Suyun altında ise tufan başlamıştır. Küçük balıklar hemen büyük balığın yanına koşarlar durumu anlatırlar. Hepsi toplanarak yardıma gelirler ama tam o sırada Benekli suyun üzerine çıkarılmıştır. Yardım edememenin üzüntüsünü yaşarlar. Ellerinden bir şey gelmez. Suyun altında hüzün, üstünde ise sevinç vardır. Balıkçı bakar ki benekli bir balık oltaya takılmıştır. İçinden bin bir çeşit hayaller geçer. Benekliyi kancadan çıkarır, gelirken getirdiği güzelim kutusunun içine koyar.