24 Eylül 2023 - Pazar
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

BAŞIMIZI ELLERİMİZİN ARASINA ALMA ZAMANI HALA GELMEDİ Mİ?

Yazar: Mehmed DURMUŞ
4 Ağustos 2018
Kategori: Makaleler
0 0
0
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder
 Türkiye’ye büyük bedeller ödetilmektedir. Topyekûn maruz kaldığımız büyük terör belasının özeti budur. Ülkenin doğusu kan-revan içinde. İsteniyor ki batısı, yani tamamı da böyle olsun.

Ülkenin dört bir yanında patlatılan bomba ve silahların, sadece birkaç terör örgütünün yapıp etmesi olarak görülmemesi gerekir. Bu örgütlerin, Türkiye ile büyük hesabı olan ülkelerin taşeronu oldukları ve onların duygu ve planlarına ‘tercüman’ olduklarına olan inancım tamdır.
Bu yaşatılanlar, öyle kolayına üç beş cümle ile izah edilecek gibi değil. Keza, üç beş hamle ile çözüm de mümkün değildir. Kelimenin tam anlamıyla bu ülkeye diz çöktürülmek isteniyor. Ankara ve İstanbul’da patlayan bombalar toplumun büyük bir kesiminin psikolojik dengesini altüst ediyor. “Toplumun hepsinin” diyemiyoruz çünkü toplumun, insani duyguları belki de baştan beri hiç olmamış önemli bir kesimi, -muhtemelen bu ateşin kendisine sıçramayacağını var sayarak- hayvanî arzularının kendisini yönlendirdiği yön ne tarafsa, o tarafa doğru bedenini hareket ettirmekle meşguldürler.
Toplumun başına gelen en büyük bela, doğuda adeta bir savaş halinin yaşanması, batı tarafında ise büyük kalabalıkların ortasında patlatılan o lanet bombalarla, olabildiği kadar çok sayıda cana kıyılarak, istenilen tedhiş, yıldırma ve sindirme siyasetinin amacına ulaşması girişimi olarak görülmektedir. Fakat aslında, toplumun maruz kaldığı daha başka büyük belalar söz konusu.
Bunlardan birisi, toplumun vicdan, insaf, adalet ve hakkaniyet gibi duygu ve ölçüleri neredeyse tamamen yitirmiş olmasıdır. Kitlelerin basiret gözleri kapanmış bulunmaktadır. Olaylara ya yandaş, ya da karşıtlık zaviyesinden yaklaşılmaktadır. Hakkaniyet ölçüleri dumura uğradığı için, doğru/adil bir ölçme-tartma erdemi tamamen yok olmuştur. Yaşanan bu çok ciddi belaların bütün faturası belirli bir kesimde, belirli siyasi makamlara kesilmektedir. Bu nasıl bir mankafalıktır böyle, anlamak mümkün değildir.
Keşke bu izah tarzı doğru olsaydı; yani bütün yaşananların esas müsebbibi, bir iki siyasi lider olsaydı! Çünkü bu durumda, ilgili siyasi kişi ya da partiler yarın bir gün bir biçimde bulundukları yeri terk ettiklerinde, bu çok ciddi belalar da ortadan kalkmış olurdu!
Olacak olan şudur: Yarın bir gün bugünkü siyasi kadrolar gidip, yenileri o mercileri doldurduklarında, figüranlar yerlerini değiştireceklerdir; bugünkü yandaşlar muhalif, müzmin muhalifler de yandaş olacaktır! Gerçek cahiliye budur işte ve bu cahiliyenin, yerini hakikate bırakması için ortada ciddi bir çaba bulunmamaktadır.
Büyük sorun ise orta yerde durmaya devam etmektedir.
Bugün maruz kaldığımız, canımızı yakan ve tez elden başımızdan gitsin istediğimiz büyük belaların def’ine ilişkin bir muaccel, bir de müeccel izahlar yapabiliriz diye düşünüyorum.
Muaccel olarak yani vakit kaybına asla tahammülü olmayan işlerin başında, iktidarın, ülkenin doğusundan batısına, asayişi sağlaması gelmektedir. Ülkede bu yönde -eksiğiyle fazlasıyla- bir mücadele verilirken, terör örgütlerine alabildiğine müsamaha gösteren, hatta açıkça terörü savunan ve terör örgütlerini teşyi eden, kendi toplumuna kurşun ve bomba atan kimseleri cicileştiren, içinde yaşadığı topluma ait hiçbir medyunluk duymadığını açıkça hissettiren, fikir namusu yoksunu birtakım işgalci artıklarını görmemek için kör olmak gerekir.
Öte yandan, ‘terörle mücadele’ adı altında yapılan işlerde, iktidarın zaaflarını ve noksanlarını görmemek de körlüktür. Bu büyük belanın, sadece öldürmekle def edilemeyeceği açıkça ortadadır. Öncelikle bu meselenin topluma doğru şekilde izah edilmesinde sorun yaşanmaktadır. Toplumun fay hatlarının daha da derinleştirilmesi büyük bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır.
Müeccel olanlara gelince…
Şu basit gerçeği sanırım herkes kabul eder: Özelde bizim toplumumuzun, genelde ümmetin şu anda yaşadıkları, asla bugün ortaya çıkmış boyun ağrıları değildir. Bunlar, yüzyılların birikimleridir. Biz İslam ümmeti, bir bedel ödemekteyiz. Fakat yukarıda işaret etmeye çalıştığım bir takım ‘körleşmeler’ neticesinde maalesef, geniş kapsamlı ve geçmişi mutlaka masaya yatırarak ders çıkartma görevini yapamamaktayız.
Allah’ın, hayatımızı düzenlesin diye gönderdiği Kitap, sünnetullah diye bir mefhumu dikkatimize sunmakta ve bu sünnetullah denilen yasada asla bir tebdil, tahvil ve tağyir olmayacağını çok net bir şekilde bildirmektedir. (17/İsra, 77; 33/Ahzap, 62; 13/Ra’d, 11). O halde ilk odaklanmamız gereken nokta burasıdır. Biz Müslümanlar, sünnetullah bağlamında nerede sapmaya başladık, ne zaman hangi ciddi hataları yaptık? Bu ‘sorun’un öncelikle tespit edilmesi gerekir. Çünkü bizim meselemiz, birkaç yılda ortaya çıkmış değildir ki birkaç yıl içinde çözümü olsun!
Acaba ‘sünnetullah’a uygun şekilde, kâfir toplumlar hareket etti de biz o esnada çıra mı tuttuk?
Belki yakın gelecekte bizleri çok daha büyük sorunlar beklemektedir.
Öyle ise, ivedilikle biz Müslümanların, bu köklü sorunlarımızın sebepleri üzerine eğilmemiz, sahici ve ilmî açıklamaları ortaya koymamız gerekmektedir. Bunun için bir bilinç devrimine ihtiyacımız vardır.
Şu anda bütün İslam âlemi kan revan içerisindedir ve ümmet olarak, kendi değerlerimizin yüz karası, batının maskarası durumundayız. Batı bu gücü ne zaman ve nasıl elde etti? Biz bu esnada nerede idik, ne ile meşguldük, tutumumuz ne oldu?
Allah’ın, Muhammed (sav)’e verdiği en büyük mucize olan Kur’an’a iman ettiğimiz iddiası ile, Kur’an’ın tamamına düşman bir medeniyetin maskarası olmamız yüzde yüz çelişmekte değil midir? İşte bu çelişkinin sebeplerinin ortaya çıkartılması gerekmektedir.
Biz Müslüman ümmeti, bu kadim sorunlarımızla yüzleşmedikçe, bugünkü terör olaylarına geçici olarak (pansuman kabilinden) çareler bulabilsek bile, kalıcı olarak bir İslam toplumu oluşturmamız imkânsızdır. İslam toplumu olduğumuzda hiçbir sorunumuz kalmayacak gibi bir naivlikten bahsetmiyorum. Fakat biz bir İslam toplumu olduğumuzda, biz ‘biz’ olacağız. O zaman dertlerimiz de ‘bizim’ olacak, mutluluklarımız da ‘bizim’ olacaktır.
Oysa şu anda ne dertler bizim, ne de keyifler. Dümeninde büyük şeytanın oturduğu batı dünyası, istediği her türlü belayı, istediği an, istediği ölçüde başımıza sarmakta ve bizi istediği müddet o bela ile boğuşturmaktadır. Bu durumda, daha dün ‘one minute’ çektiğiniz ve ‘siz öldürmesini iyi bilirsiniz!’ dediğiniz bir asıl/gerçek terör şebekesi ile bugün, ‘terörizme karşı birlikte mücadele’ gibi dünyanın en trajik işlerinden bahsediyor olabilirisiniz!
Fakat bu oyunun ana kurallarını göremeyip, meseleyi sadece şahıslara indirgemek de bundan aşağı kalmayan bir trajedidir. Kast ettiğim de, işte bu büyük oyunu bütünüyle görüp, büyük bir uyanışa, bir silkinişe vesile olacak bir sorgulamaya girişmektir.
Türkiye kamuoyunun çok yakından tanıdığı CIA ajanı Graham Fuller, 1990 Şubatında Cumhuriyet Gazetesine verdiği mülakatta, Mustafa Kemal’in devrimlerine dair sorulan soruyu cevaplarken, şöyle bir cümle kurmaktadır:
“Ancak dünyada hiçbir lider ne George Washington, ne Nehru, ne Lenin, ne Gandi sonsuza kadar yaşayabilecek bir ürün veremedi. Oysa İncil ve Kur’an veriyor. Liderler ölüyor. Önce bedenleri, sonra zaman içinde düşünceleri siliniyor. Oysa Kur’an ve İncil yaşıyor. İşte Mustafa Kemal’in başına gelen de her tarih yazmış liderin başına gelenden farklı değildir.”
Allah bir doğruyu, bundan çeyrek yüzyıl önce, CIA’in bir ajanına söyletmişse, buna şaşmalı mı?
Graham amcanın sözleri ne kadar isabetli! Hiçbir siyasi lider, hiçbir devlet ilelebet payidar olacak ne bir söz söyleyebilir, ne de bir iş yapabilirler. Nitekim herkes yaşayarak bu hakikate şahitlik etmektedir. Ama ezeli ve ebedi hakikati bize Rabbimiz Allah hazır şekilde vermiştir. Aslında hazır vermedi, bu hakikat rehberini elçiler vasıtasıyla verdi. Elçiler bu rehberi kanla, canla, malla aldılar ve bize tevdi ettiler. Yani bedel ödediler.
Bizler ise, zamanında ödemediğimiz bedeli belki şimdi ödüyoruz ama bu henüz, sünnetullah’ın gereği olan bedeldir. Hakikate sahip çıkmanın bedeli de ayrıdır.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

İslam'ın Gücü

Ahmet ALTINOK
Ahmet ALTINOK

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Değişim, Zorunlu Bir İstikamet midir?

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Bireysel Ahlaktan, Bireysel Üst Ahlaktan Vasat Ümmet Ahlakına

Abdi KEÇELİ
Abdi KEÇELİ

İyiliği Emretmek ve Kötülükten Alıkoymak

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Dalaletten Hidayete, Oradan Nereye…

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

Çocuktuk İşte

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Hayal İle Kurgu Arasında

Yazarın Diğer Yazıları

  • İslam’ın Gücü
    4 Eylül 2023
  • Seyyid Kutub’u Yeniden Okumak
    19 Ağustos 2023
  • Kazananlara Kaybedenlere
    21 Temmuz 2023
  • Şimdi İslam Zamanı
    16 Haziran 2023
  • Muhafazakâr Demokratlarda İttifak Ahlakı
    4 Mayıs 2023
  • Ve Depremler Rahmet Olduğunda
    8 Nisan 2023
  • Düşünce Özgürlüğü Kur’an Yaktırdı
    26 Mart 2023
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Yenilendik !

Yenilendik !

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Doğu Türkistan ve Yaşananların Arka Planı

Doğu Türkistan ve Yaşananların Arka Planı

24 Eylül 2023
“İnsanı Bilmeyen İlahiyatçı, Tarihi Nasıl Bilsin?”

“İnsanı Bilmeyen İlahiyatçı, Tarihi Nasıl Bilsin?”

23 Eylül 2023
Rahatlık Müritleri

Rahatlık Müritleri

23 Eylül 2023
Coca-Cola Varlığını ABD İç Savaşı’na Borçlu

Coca-Cola Varlığını ABD İç Savaşı’na Borçlu

22 Eylül 2023

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
    • Alıntı Makale
    • Alıntı Söyleşi
  • İslam Dünyası
    • Filistin
    • Suriye
    • İran
    • Irak
    • Arakan
    • Pakistan
    • Yemen
    • B.Arap Emirlikleri
    • Diğer
  • Dünya
    • Ortadoğu
    • Amerika
    • Avrupa
    • Asya
    • Afrika
    • Diğer
  • Türkiye
    • Aile ve Çocuk
    • Aktüel
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Kültür & Sanat
    • Siyaset
  • Tavsiyelerimiz Var
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist