Gençliği kuşatan, etki altına alan sorunların çokluğu ve çok yönlülüğü üzerinde düşünmeyi zorunlu kılıyor. İnsanlar hangi yönlerden birbirini etkiliyor ve örnek oluyorlar? Aile içi, arkadaş, sokak, okul, medya etkileri diye sıralayabiliriz. Bunlar içinde günümüzün en etkili olanı son aşamada medya. Medya araç olarak insanı büyüleyen ve sürükleyen bir alan. Nesnelerin etkisi, onların edinilmesi üzerinde düşünmeyi zorunlu kılıyor. Burada ahlâkî erozyonun büyüklüğü ve bütün geleneksel ve aile içi ahlâkın tersyüz olduğu gerçeği göz ardı edilemez.
Ekonomik dengesizlik, aile büyüklerinin veya anne-babanın ancak geçimlerini sağlayabildiği bir ortamda, çocuklar dâhil, göz alıcı ve pahalı nesneler edinme psikolojileri neler yaptırıyor? Bunun üzerinde düşünmemiz gerekli. Bir önceki yazımızda hayâ ettiğimiz, anlatmaya çekindiğimiz kimi konuları dolaylı olarak anlatmak zorundayız.
Mevcut yasalara göre, evlilik yaşı on sekiz. Ancak kız çocuklarının gelişimi bu yasal kuralı aşıyor. Ergenlik çağına giren on dört yaş sonrası çocukların uyanışları, istekleri, istense de istenmese de kaçınılmaz. Kaldı ki henüz on beş yaşındaki bir kız çocuğunun, şarkıcı olarak fenomen hâline gelmesi, getirilmesi kışkırtıcı değil mi? Medyanın görsellerinin başında gelen televizyonlar bunu topluma sunmuyor mu? Aşkları, heyecanları, giyim ve kuşamıyla etkili olmuyor mu? Bu kız çocuğunun cinselliği, sevgilileri gündemde tutulmuyor mu? Bu genç kızı bu nesneyi neyin karşılığı ediniyor, doymazlık onu hangi uçurumlara sürüklüyor?
Sosyal medya bilgi edinme açısından fazlasıyla yeterli. İnsanı ürküten bir boyutta. Buralarda gezinmeyin demekle sorunun üstesinden gelinemiyor. Bir olay olarak var ve etkiliyor. Genç bir kızın, sevgilisine altı yedi bin liraya bir telefon aldırması, ardından da o kişiyi bırakması nasıl bir durum? Ailesi, bu pahalı telefonu nasıl edindiğini sorabiliyor mu, soruyor mu? Sorsa nasıl bir durum ile karşılaşabilir.
Ailelerin örnek olma ve etkili olabilmesi ne yazık ki çok sınırlı. Alkol ve sigara içilen bir evde ister istemez çocuklar da bundan etkileniyorlar. Bununla yetinmeyince daha ileri gidiyorlar. Sanatçı diye bilinen aktrislerin, pop şarkıcılarının veya şöhrete erenlerin yaşama biçimleri etkili olmuyor mu? Uyuşturucu türü durumların özellikle bu kesimlerde olan yaygınlığı toplumu, özellikle de gençleri etkilemiyor mu?
Elinde kitap ve dergi olmayan bir toplum. Evlere artık kitap ve dergiler girmiyor. Aile büyükleri okumuyor. Çocukların oluşumunu ve gelişimini sağlayan, heyecan oluşturan bir durumdan söz edilemiyor. Evlerde izlenen diziler, kadın ve cinayet, spor programları, siyasal sıradanlığın haber programlarından çocuklara olan ilgi hemen hiç yok gibi. Çocuklara zaman ayrılmadığı, ilgilenilmediği için o elindeki nesneler ile bir başka dünyada seyrediyor.
Sosyal medya ahlâk bırakmadı. Yalan, iftira, hakaret, aşağılama, galiz küfür gibi. İnsanî değerleri yok etti. Böyle bir durumda insanın insana örnek olması nasıl beklenebilir ki? İnsanın insan ile olan ilişkileri nasıl sağlanabilir ki?
Sahih ve samimi arkadaş grupları, edebiyat dergileri, nitelikli eserler, kimi sahih kurumlar, öğrenci birlikleri, kimi hocalar insanların buluşması için umut verici bir durum.
Elbette karamsar değiliz olamayız, bu bize haramdır. Çabamız insan olarak nasıl örnek olunabilir, neler yapılabilir, ne gibi özgün eserler ortaya konulabilir? Gençliğin okumaya ve düşünmeye yönelimi nasıl sağlanabilir?
Her adım bir başlangıç, her girişim bir çaba ve bir umut. Şunu biliriz ki “denize at balık bilmez ise Halik bilir”. Hemen herkese düşen şu çorak dönemde dirilişi sağlayacak, umut olunacak mutlaka yol ve yönetmeler vardır. Örnek olma, güven verme, sevgi ile yaklaşma. Var olan sorunların üzerine gitme, bana ne demeden ilgilenme birer adım. Bunlar sadece birkaç örnek, bunlar çoğaltılabilir. Sevgi ile olan yaklaşımlar mutlaka sonuç getirir.