Bu yazımız ile ciddî bir sorunu ele aldığımız için bir hayli ilgi gördü. Sorunun büyüklüğü karşısında çaresizliklerini dile getiren annelerin feryadına ortak olduk. Feryada ortak olmak sorunları çözmüyor. Çözüm üretmek sorunun üzerinde düşünmek ile olur.
Öncelikle yeni kuşağın dilini, duruşunu ve davranışlarını kavramak gerekiyor. Onlarla ortak bir dilde, enerjileri ile büyüklerin deneyimlerinin buluşması gerekiyor. Tepki vermek sorunları çözmek yerine ağırlaştırıyor.
Gençler giderek uçuruma sürükleniyorlar. Etkileri dalgalar hâlinde dünyayı kuşatıyor. Geleneksel yaşama biçimi ya da kimi davranışlar yeterli olmuyor. Bir imam hatipli öğrenciyi örnek vermemiz rahatsızlık oluşturdu. Bu gibi sorunlar imam hatip okullarına kadar sinmişse durumun ciddiyetini vurgulamamız kaçınılmaz oluyor. Özellikle kız çocuklarına veya erkek çocuklara, kadınlara yapılan tacizlere sessiz kalmak sağlıklı bir düşünüş değil. Bazı durumların üstünü örtmek sorunların çözümüne katkı sağlamıyor. Olaylara nesnel bakmaktan başka bir seçeneğimiz yok.
Diğer eğitim kurumlarındaki sorunlar çok daha katmanlı. Yapılması gereken yaşananlara bütüncül bakmak. Bazılarını görmek bazılarını görmemek yaşananları hafifletmez. Eğitim kurumları genç kuşağın ahlâkî durumunu karşılamaya yetmiyor. Geçmişte televizyonlar vardı şimdi artık iletim araçları ve diji nesneler ceplerde taşınıyor.
Toplu taşıma araçlarına binildiğinde gencinden yaşlısına kadar hemen herkesin elinde telefonlar ve diji aletler bulunuyor. Kitap okuyanlar ise çok az. Dizi filmler, gösteriler, sokak eylemleri çok daha etkili. Sapıklar ve sapkınlıkların özellikle özendirildiği bir zamanda kimi çevrelerin yakınmaya hakları yok. Alkol, beyaz zehir türü nesneler on yaş sınırına kadar inmiş durumda. Kimi kesimlerin özgürlükler adına verdikleri çaba toplumun bütün kesimlerini etkiliyor. Muhafazakâr ailelerin çocuklarını etkileyen başka durumlar var. Lüks yaşama, aşırı israf, doymazlık ve adaletsizlik. Bunlar bir ailenin ve ortamın ruhunu bozan önemli sorunlar. Ahlâkî yaşayış sadece giyim ve kuşam ile olmuyor. Davranış biçimleriyle de oluyor. Bir eve haram lokma giriyorsa, aşırılıkların sınırsızlığı yaşanıyorsa bunlar doyumsuzluğa götürüyor.
Dışa dönük örnek yaşama yetmiyor. Hayat gösterişlerden ibaret değil. Âdil ve merhametli yaşama aile için de geçerli.
Eşit ve âdil bir ortamda yaşanmıyor. Tüketimin aşırılığı hemen bütün kesimleri etkiliyor. Bazen duyduğumuz ya da medyaya yansıyan kimi durumları konuşmada haya ediyoruz. Çalışmayan 15 yaş üstü çocukların 3 ila 5 bin dolayında pahalı olan bir nesne nasıl edinilebilinir? Arkadaşlık kurdukları erkeklerden gerek taksit veya gerekse peşin aldırılan bu nesnelerin karşılığı nedir?
Bunları bilmek sorunların çözümüne yardımcı olur mu? Asıl sorun bu. Bu kalemin sahibi olarak birkaç yazımızda şu vurguda bulunmuştuk: “Tüketim faizden daha tehlikelidir” demiştik. Bu, artık bir hastalık hâli. Doyumsuzluğun sınırı yok. Örnek yaşama hayatın bütün alanları için geçerli. Ahlâkî olmak en çok büyüklere düşüyor. Sevgi ve merhamet ile insana yaklaşmak gerekiyor. Sokaklarda perişan olan sokak çocuklarına ilgisizlik sorumsuzluk, biz onlardan da sorumluyuz.
Çocukların enerjilerini tüketme sorunu var. Onlara bu konuda yardımcı olmak gerekiyor. Kız çocuklarını odalara kapatmak da sorunları çözmeye yetmiyor.
Çocukları eğiten, yön veren bir diji dünya var. Safiyetini yitirmiş bir toplumuz. Gerçekliğimiz içinde değil, dalgalara kapılıp savruluyoruz. İnsanlar birbirlerine karşı dürüst değil. Yaptıklarını gizlemek adına yalan artık bir yöntem. Bunlar yok deyip kaçamayız. Hemen bütün sorunlara birlikte bakmada yarar var. Sadece yazanların değil, hemen herkesin üzerinde düşünmesi gereken önemli sorunlardır bunlar.
Milli Gazete