İran sinemasının ünlü yönetmeni Farajullah Salahshur’un 1999 yapımı Ashab-ı kehf dizi filmini ilgili kardeşlere biraz daha yakından tanıtmak istiyoruz. Öncelikle şunu itiraf etmeliyiz amacımız film eleştirmenliği yapmak filan değil. Bütün derdimiz, izlemeyenlerin niçin izlemesi gerektiğini anlatabilmek; izleyenlerin de belki yakalayamadıkları ayrıntıları yakalayacakları ikinci izlemeyi yapmalarını sağlamaktır.
Yönetmen Farajullah Salahshur
Filmin yönetmeninin 58 yaşında muhafazakâr bir kimliğe sahip bir İranlı olduğunu biliyoruz. Salahshur’un Kur’an kıssalarıyla alakalı Hz.Eyyup (1994) ve Hz.Yusuf(2008) gibi dizi film çalışmaları da var. Böyle bir çalışmayı bizlere sunduğu için kendisine içtenlikle teşekkür ediyoruz.
FİLMİN ÇIKIŞ KAYNAĞI
Tüm dünya Müslümanlarının yararlanabileceği Ashab-ı Kehf filmi İsa (as)’ın doğumundan yüz otuz beş yıl sonra Romalılar döneminde Filedelfiya (Ürdün)’da yaşanmış gerçek olaylardan ve aslen Kur’an’dan besleniyor. Zaten Kur’an’da da bu kıssa ile alakalı yeterli kadar veri mevcut. Yani tabiri caizse Kur’an yeterli malzemeyi ortaya koyuyor. Geriye yaşanmış gerçek bir kıssayı görsel anlamda insanlara sunacak Müslüman bir kafa. Onu da yönetmenimiz Farajullah Salahshur üstlenmiş. Dünya Müslümanlarının duası ona ödül olarak yeter.
FİLMİN İÇERİĞİ
Kur’an’a konu olan üç beş yiğit adam…. Hatta birisi kralın damadı, filmin kahramanı da o; Maksimilyan… ve eşi Helen. Sarayda yaşayan bir kaç danışman…. Bir köle…. Bir çoban… Yani bir elin parmaklarının sayısı kadar insan. Bu insanlar kendilerini Allaha adamış tevhid erleri. Sayıları konumuzun dışında tabi.Tarihin birçok dönemin de olduğu gibi o dönemde de tek Allaha inanan insanlara baskı zulüm dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Bu zulümleri her gün görmeye dayanamayan bu yiğit insanlar kendi aralarında kardeşlik ve güven duygularını pekiştirirler. Daha sonra ne yapacaklarına karar verirler. İlk fırsatta kralın karşısında hakikati haykıracaklar. Ve nihayet bir gecede tüm putları yere serecekler…
Bu eylemlerinin elbette ki bir bedeli olacaktı. Onların dünya hayatı burada noktalanacaktı ama. Dünya hayatı onlar için cennet değil cehenneme dönüşmüştü. Kendilerini ilahi bir ödül bekliyordu, tabii onlar bundan habersizdi. Nereden bileceklerdi, gelecekte kendi isimlerinin Rableri tarafından Kur’an’da bir sureye verileceğini… Sevki ilahi onları bir mağaraya doğru yönlendirdi. Tabi bu mağara onlara isim oldu. Mağara arkadaşları. Allaha olan İmanlarının karşılığında, Allah da onları kıyamete kadar kitabında insanlara örnek olacak şekilde ölümsüzleştiriyordu. Bundan daha büyük ödül ne olabilir ki. Gençlerin kıyamları o dönem zulüm devletinin çöküşünün de başlangıcı oldu.
SON SÖZ
Yani Ashab-ı Kehf filmini bir film gibi değil, bir ders gibi dinlemeliyiz ve izlemeliyiz. Bize mutlaka bir şey katmalı. Bundan dolayı yönetmeni ve oyuncu kadroyu kutlamak gerek. 21. y.y.da kendimize döndüğümüzde, zaman zaman Müslüman yığınların bizi aldattığına şahit oluruz. Yığınların arkasından gidildiğinde, sonuçlar da çoğunlukla hüsran olmuştur. Nicelik bizi asla aldatmamalı. Az olalım ama Müslüman kalalım. Nice az bir topluluk çoğunluğa galebe çalmıştır. Nitelik bizim olmazsa olmazımızdır. Mağaraya çekilecek yiğit gençlere ihtiyacımız var. İnandığı değerler uğruna işini, eşini, her türlü dünya nimetini geride bırakıp yönünü Allaha dönen bir avuç insan…
Kehf ashabından Pluton’un İsa(a.s.)’dan aktardığı gibi; Unutmayın, “Karanlıkta dile getirmekten çekindiğiniz hakikat, bir gün aydınlıkta işitilecek ve gizli mekânlarda öğrendiğiniz bir inancı, bir gün çatılardan haykıracaksınız ve insanlar buna inanacak”…
Ahmet DURMUŞ
FİLMDEN BAZI KARELER