Anayasa Mahkemesi tarafından 2012 yılında ‘Süresiz nafaka’ uygulamasının kaldırılmasına ilişkin yapılan başvuruya ret kararı verilirken, kararın gerekçesinde yer alan ifadeler ile hayata geçirilen uygulamalar arasındaki çelişkiler dikkat çekti.
Tazyik hapsi yatanlar hak ihlaline uğramış olabilir
Anayasa Mahkemesi tarafından açıklanan gerekçeli kararda; “Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir” ifadesi yer alıyor. Ancak binlerce işsiz eşe nafakaya hükmedilmesi ve 25 bin kişinin nafakayı ödeyememesinden dolayı cezaevlerinde yattığı gerçeği, Anayasa Mahkemesi’nin kararına tam ters bir uygulamaya işaret ediyor. Ekonomik gücü olmamasına rağmenyoksulluk nafakasını ödeyemediği için tazyik hapsine mahkum edilenlerin Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararına göre hak ihlaline uğramış olabileceği ifade edildi. Konuya ilişkin Akit’e özel açıklamalarda bulunan Süresi Nafaka Platformu yöneticilerinden İlhan Engincan, “Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu olarak Anayasa Mahkemesi’nin kararının ışığında, 2012 yılından sonra boşanma davalarında özellikle geliri olmadığı halde nafaka ödeyen ve geliri olduğu halde nafaka alan tarafların olduğu davaların yok hükmünde sayılması için hukuki yönden tüm adımları atacağız. Gerekçeli kararda yer alan ifadelere göre, ‘Nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir’ ifadesi ile işsiz olan insana yoksulluk nafaka hükmedilmesi kararı, Anayasa Mahkemesi kararına aykırı değil midir? Ekonomik gücü olmayanların yoksulluk nafakasını ödeyemediği için tazyik hapsine tutulması kişinin hak ve özgürlüklerini kısıtlamakta ve Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararına göre de hak ihlali değil midir? Ana maddede bile, “Gücü oranında” şeklinde tarif edilen nafakanın işsiz kişiye yüklenmesi adil midir? Nafaka hapsinden dolayı içeride yatmakta olan 25.000 kişinin haksız yere içeride olmasının sorumluluğunu kimler üstlenecektir? Biz bu gerekçelerle mahkemeye itiraz edeceğiz. Tazyik hapsindeki kardeşlerimize umut ışığının doğmasını istiyoruz” diye konuştu.
Kararın iptalini isteyeceğiz
Anayasa Mahkemesi’nin en üst merci olduğunu ve onun verdiği kararların aleyhinde olan kararların bozulması gerektiğini belirten Avukat Medain Korkmaz, “2012 yılında Anayasa Mahkemesi’ne yapılan süresiz nafakanın kalkması talebinin red gerekçesinde, ‘geliri olan kişi nafaka öder’ beyanı, 2012 yılı sonrası alınan Aile Mahkemeleri ve Yargıtay kararları ile bağdaşmamaktadır. Anayasa Mahkemesi en üst mercidir. Onun aleyhine alınan kararların bozulması gerekmektedir. Bu bağlamda bireysel ve toplu dava açıp Anayasa’yı ihlalden dolayı geliri olmayan nafaka sorumlusu ve geliri olan nafaka alacaklısı ile ilgili kararların iptalini isteyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Anayasa Mahkemesi’nin kararında süresiz nafaka ile verdiği karar her şeyden önce Türkiye gerçeklerine uymamaktadır” ifadelerini kullanan Korkmaz, “Türkiyede boşanmaların ana etken nedeni zaten yoksulluktur. Hiç çalışamayan ya da asgari ücretle geçimini dahi zor yapan bir kişiden bırakın süresiz nafaka ödemesini istemeyi, süreli istenilmesi bile hakkaniyet kuralları ile bağdaşmaz. Sosyal Hukuk Devleti demek imkanı olmayan vatandaşa bakım yükümlülüğünü diğer yurttaş üzerine bindirmek anlamına gelmez. Öncelikle bu kararın gerekçesine kargalar bile güler. Diğer yandan nafaka ödemediğinde kişinin tazyik hapsi ile cezalandırılması da ayrı bir çıkmazdır” değerlendirmesinde bulundu.
Akit