Ey insan!
Yeni bir yıla daha girdin.
Sana belki bir senelik bir zaman daha bahşedilmiştir, yaşayıp göreceğiz.
Yeni yıl yani yeni bir ömür; sözleşmemizin bir sene daha imzalanması.
Yeni yıla hazırlıklı girmeliyiz.
Yeni yılda besmele bulundurmalıyız yanımızda, çekecek bir şeytana rastlarız nasıl olsa.
Biraz edep.
Bir parça hayâ.
Az biraz da utanma.
Eller ne derse desin, bence biz utanmalıyız, hala.
Güzel kelimelerin bulunsun cebinde, döş cebinde, ağzına yakın.
Mesela ahlak, mesela şükür, mesela havf, mesela yetinme gibi, söz temsili.
Takvadan gömleklerimizi yenilemeliyiz, tarladaki dikenlere karşı, yine söz temsili.
Sağ omzumuza helal, sol omzumuza haram etiketi yapıştırabiliriz, atıyorum işte.
Salat ve felah sözcüklerini minareden atıyorlar üzerimize zaten.
Ey insan!
Kardeşini unutma yeni yılda.
Anne-babanı unutmadığın gibi.
Komşuna yılda bir kez olsun görün.
Görüyorsun işte her şey fani. Ölüm ani.
Zaman ne seni bekliyor ne de beni. Zamana ayak uydurmak lazım; zamana diyorum, tuğyana değil.
Zamanın geri dönüşümsüz olduğunu bil.
Sence yeni yılda bize en çok ne gerek? Kitap mı, çok okumak mı? Hayır, bilemedin: Bize ilim gerek ilim. Geçen geçti, hiç değilse zararın bir yerlerinden dönmek gerek.
Tükettiğimiz malla değil, infak ettiğimiz malla taltif edileceğimizi bilmek gerek. Mal ve mülk bizim değil. Malı sahibinin rızası hilafına tüketmemek gerek.
Ve biraz tevazu gerek, ey insan.
Sonra biraz titizlik, tek’e ve çoğa karşı.
Umarım yeni yılda, arzdaki yürüyüşümüze de bir ayar veririz, sen ve ben; umarım anlarız otomobillerimizle yeri delemeyeceğimizi, otomobilimizdeyken, küçük dağlardan hiçbirini yaratmadığımızı.
Ve yeni yılımızda ey insan, en büyük servetimiz olsun teslimiyet.