Fitne adam öldürmekten kötüdür. Zira bir kişi bir kere ölür; ama fitne binlerce adam öldürür.
Son günlerde Halep ve Suriye meselesiyle ilgili gelişmeleri kaygı ile izliyorum. Yalan yanlış eksik ve taraflı haberlere, her zaman olduğu gibi, kapılan milyonlar görüyorum. Acıdan ders almayanlar, acıdan acı üretirler; daha sonra o acı döner dolaşır yine sahibini bulur.
Mazlum ve mağdur Halepli kardeşlerimize canı gönülden acıyan ve destek verenler; lütfen yeni bir küresel oyuna alet olmayalım. İran, Irak ya da Suriye savaşı kimsenin hayrına olmaz. Kafir ve şeytan batı dururken birbirimize kılıç çekmemiz doğru olmaz.
İsabetli ve sonuç alacak bir savaş isteyenlere sesleniyorum. İlla bir savaş olsun istiyorsanız, kanınız kaynıyor, yüreğiniz yerine sığmıyorsa; öyleyse savaşın, hem de çok çetin bir şekilde; ama insan kanı üzerine değil; şeytan ve onun düzenine karşı. Zira onun düzeni bizzat fitne üzere kuruludur.
Burada fitneden kastımın ne olduğu sorulabilir. Fitnenin çok geniş alanı olmakla birlikte son günlerde en bariz öne çıkan konu; Halep’teki katliamdan yola çıkarak insanların kalbinde oluşturulan kin, öfke ve intikam duygusu… Bu mesele yani Suriye meselesi daha en başından batının bir oyunuydu ve bu oyuna alet olmamız istendi. Milletçe ve devletçe bu davete koşarak icab ettik. Zamanında ne kadar meseleye “itidalli yaklaşmak gerek” diyen okur-yazar abi varsa “Esedçi-İrancı” olarak nitelendirildiler. Nitekim o zamanlar derin stratejileri okuyabilen bir başbakanımız vardı ve Şam’ın düşmesi an meselesi olarak bakıyordu. Bu hevese kapılanlar zafer planlarken işler kötü gitti ve milyonlarca insanın öldüğü ve yine milyonlarca insanın mülteci durumuna düştüğü dehşet bir tablo ortaya çıktı.
Şimdi ben soruyorum; Türkiye olayın en başında, savaş ve zafer diye heves yapacağına; barış ve anlaşma için mücadele etseydi bugünden daha iyi olmaz mıydı? Her tarafımızı düşman ile doldurduğumuz bugünler bu savaşın eseri değil midir? Yine soruyorum; bugün ve sonrası için yine savaş ve intikam planı yapacağımıza barış ve huzur için çalışsak daha iyi olmaz mı? İlla ki savaşacaksak bizi birbirimize düşüren batıya savaş açsak daha doğru olmaz mı?
Daha da ötesi, gerçek bir sonuç alacaksak eğer, batıyla da değil; içimizdeki cahil yanımızla savaşsak kesin sonuç almaz mıyız? Dini takvim yapraklarından, tarihi siyasetçilerden, bilimi soytarılardan öğreneceğimize biraz okusak, araştırsak, düşünsek, felsefe yapsak, biraz da sanat, biraz da estetik, biraz da mimari, biraz da ekonomi…
Vallahi çözülür; dert kalmaz çözülür, düşman kalmaz dökülür. Savaş olmaz huzur olur, bomba olmaz rahmet olur, kin olmaz rahmet olur, tuzak olmaz selam olur.
Bizim gurur ve saplantılarımız yüzünden çocuklar ölmesin. Cephedeki ölen askerin dramatik acısını anlayabiliyorum ama daha sabi olan, aklı yetmeyen, ölümü ve damarda akan kanı tanımamış bebeklerin ölmesini anlayamıyorum. Lütfen, çocukların öleceği bir dünya Allah’ı razı etmez. Çocukların ve rahmetin yaşayacağı bir dünya için; kin ve öfkeden kaçınmalı, öldürmeyi değil yaşatmayı seçmeliyiz.
Rahmet, her şeye galip gelecektir. Zira “Galip olan ancak Allah’tır”